Blastoschizomyces capitatus'un Etken
Olduğu Fungemi:
Üç Olgu Sunumu ve Literatürün Gözden Geçirilmesi*
Blastoschizomyces capitatus Fungemia: Three Case Reports and Review of the Literature
Berna GÜLTEKİN1, İrfan YAVAŞOĞLU2, Mete EYİGÖR1, Gürhan KADIKÖYLÜ2, Zahit BOLAMAN2, Neriman AYDIN1
1 Adnan Menderes Üniversitesi Tıp ve Sağlık Bilimleri Merkezi Araştırma ve Uygulama Hastanesi,
Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Aydın.
1 Adnan Menderes University Medicine and Health Sciences Center Research and Practice Hospital,
Department of Medical Microbiology, Aydin, Turkey.
2 Adnan Menderes Üniversitesi Tıp ve Sağlık Bilimleri Merkezi Araştırma ve Uygulama Hastanesi, Hematoloji Bilim Dalı, Aydın.
2 Adnan Menderes University Medicine and Health Sciences Center Research and Practice Hospital,
Department of Hematology, Aydin, Turkey.
* Bu çalışmanın bir bölümü, 5. Ulusal Mantar Hastalıkları ve Klinik Mikoloji Kongresi (20-23 Haziran 2007, Çanakkale)'nde sunulmuştur.
ÖZET
Blastoschizomyces capitatus, nadir görülen, özellikle immün sistemi baskılanmış kişilerde ölümcül enfeksiyonlara yol açabilen bir maya mantarıdır. Bu raporda, hastanemizin hematoloji bilim dalında akut miyelositer lösemi tanısı ile tedavi görmekte iken kan kültürlerinde B.capitatus üreyen üç olgunun (57 yaşında kadın, 50 yaşında erkek ve 59 yaşında kadın) sunulması amaçlanmıştır. Olgular amfoterisin B tedavisi almalarına rağmen klinik durumları kötüleşerek kaybedilmiştir. Suşların tanımlanmasında konvansiyonel mikolojik yöntemler ve API 20C AUX (Bio-Mérieux, Fransa) kiti kullanılmıştır. İzolatların antifungal duyarlılık testi "Sensititre Yeast One Panel (Trek Diagnostic Systems, ABD)" sistemiyle yapılmış; amfoterisin B, kaspofungin, flukonazol, itrakonazol, vorikonazol, posakonazol ve flusitozin için minimum inhibitör konsantrasyonu (MİK) aralıkları sırasıyla 0.5-1; > 16; 8-16; 0.5; 0.25; 0.5-1 ve 0.06-0.25 µg/ml olarak bulunmuştur. İzole edilen suşlar Cnd-3, Cnd-4, OPE-03, OPE-18 primerlerinin kullanıldığı RAPD-PCR (Random Amplified Polymorphic DNA-Polymerase Chain Reaction) ile genotiplendirilmiş; ilk iki olgudan izole edilen suşların aynı, üçüncü olgudan izole edilen suşun ise farklı genotipte olduğu saptanmıştır. Benzer genotipte olan iki suşun izole edildikleri olguların hastaneye son başvuru tarihleri arasında yaklaşık 1.5 ay süre olduğu; farklı genotipte olan suşun izole edildiği olgunun ise ilk iki olgudan yaklaşık iki yıl sonra hastaneye başvurduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak; B.capitatus'un özellikle hematolojik malignitesi olan hastalarda sistemik enfeksiyonlara neden olabileceği unutulmamalı ve suşlarda en düşük MİK değerlerinin vorikonazol için saptandığı göz önünde tutulmalıdır.
Anahtar sözcükler: Antifungal duyarlılık; Blastoschizomyces capitatus; fungemi; RAPD-PCR.
ABSTRACT
Blastoschizomyces capitatus is a rare fungal pathogen that may lead to fatal infections especially in immunosuppressive individuals. In this report, three cases of B.capitatus were presented. The patients were under treatment for acute myeloid leukemia and their blood cultures yielded B.capitatus. The patients clinical conditions deteriorated and they died despite amphotericin B treatment. The isolates were identified by conventional mycological methods and API 20C AUX (Bio-Mérieux, France) system. Antifungal susceptibility test of the strains was performed with Sensititre Yeast One Panel (Trek Diagnostic Systems, USA) and minimum inhibitory concentration (MIC) ranges for amphotericin B, caspofungin, fluconazole, itraconazole, voriconazole, posaconazole, and flucytosine were found as 0.5-1; > 16; 8-16; 0.5; 0.25; 0.5-1 and 0.06-0.25 µg/ml, respectively. Isolated strains were genotyped with RAPD-PCR (Random Amplified Polymorphic DNA-Polymerase Chain Reaction) using Cnd-3, Cnd-4, OPE-03, OPE-18 primers. The strains isolated from the first two cases were found to be genotypically identical, while the strain isolated from the third case was different. Genotypically identical isolates belonged to two patients who were admitted to the hospital with approximately 18 months interval. The other strain with a unique genotype, was isolated from a patient who was admitted to the hospital about two years later than the other two patients. In conclusion, B.capitatus should be considered as an important opportunistic pathogen especially in patients with hematologic malignancies. The data of this study demonstrated that the lowest MIC values for B.capitatus strains were with voriconazole.
Key words: Antifungal susceptibility; Blastoschizomyces capitatus; fungemia; RAPD-PCR.
Geliş Tarihi (Received): 02.05.2011 • Kabul Ediliş Tarihi (Accepted): 08.08.2011
GİRİŞ
İnvaziv mantar enfeksiyonlarına en sık Candida ve Aspergillus türleri neden olmakla birlikte diğer fırsatçı mantar türleri de etken olarak karşımıza çıkabilmektedir1. Blastoschizomyces capitatus (önceden Trichosporon capitatum, Geotrichum capitatum), özellikle akut lösemili hastalarda morbidite ve mortaliteye neden olan, morfolojik özellikleri nedeniyle Trichosporon spp. ve Geotrichum candidum ile karışabilen bir maya mantarıdır2. Teleomorfu Dipodascus capitatus adını alan maya, normal deri florasından izole edilebilmekte ve doğada yaygın olarak bulunmaktadır. B.capitatus, üreaz aktivitesinin yokluğu, 45°C'de üreyebilmesi, siklohekzimide dirençli olması ve çeşitli biyokimyasal özellikleriyle tanımlanabilir3.
Bu raporda, kan kültürlerinde B.capitatus üreyen akut miyeloid lösemi (AML) tanılı üç olgunun sunulması ve literatürün gözden geçirilmesi amaçlanmıştır.
OLGUSUNUMLARI
Olgu 1
Elli yedi yaşında kadın hasta, tekrarlayan burun kanaması şikayetiyle 16.12.2005 tarihinde başvurmuştur. Olguya, meme kanseri nedeniyle dört yıl önce radikal mastektomi, kemoterapi ve radyoterapi uygulandığı öğrenilmiş; altı ay önce paratrakeal lenfadenomegali saptanması sonucu invaziv duktal karsinom tanısıyle en son kürü iki ay önce olmak üzere kemoterapi verildiği belirlenmiştir. Fizik muayenesinde ciltte yaygın hiperpigmentasyon ve alt ekstremitelerde peteşiler saptanan olgu, kemoterapiyle ilişkili AML M1 tanısı almıştır. Kemoterapi sonrasında febril nötropeni gelişmesi üzerine tedavide önce piperasilin-tazobaktam, ardından değiştirilerek meropenem kullanılmış, yatışının 15. gününde alınan kan kültüründe Staphylococcus aureus üremesi üzerine teikoplanin eklenmiştir. Genel durumunun kötüleşmesi üzerine yoğun bakım ünitesine alınmıştır. Olguda ateş yüksekliğinin devam etmesi ve toraks bilgisayarlı tomografisi (BT)'nde akciğerde yaygın nodüllerin görülmesi üzerine yatışının 19. gününde 0.8 mg/kg amfoterisin B deoksikolat (AMB-d) başlanmış, ancak yan etkiler nedeniyle 5 mg/kg lipozomal amfoterisin B (L-AMB) ile değiştirilmiştir. Yatışının 21. gününde ardışık olarak alınan üç kan kültüründen ikisinde B.capitatus (Suş no. 1) üremiş; 26. gününde sepsise bağlı çoklu organ yetmezliğiyle hasta kaybedilmiştir.
Olgu 2
Elli yaşında erkek hasta, iki hafta önce ortaya çıkan halsizlik ve vücutta morluk şikayetleriyle 26.02.2006 tarihinde başvurmuştur. Fizik muayenesinde solukluk, alt ekstremitelerde peteşi ve ekimozlar saptanmıştır. Olguya AML M1 tanısı konmuştur. İlk kemoterapide remisyon elde edilmesi üzerine indüksiyon amaçlı ikinci kür verilmesi için hastaneye tekrar yatırılmıştır. Yatışının yedinci gününde nötropenik ateş gelişmiş ve sefepim tedavisi başlanmıştır. Sekizinci günde alınan kan kültürlerinde üreme olmamıştır. Ateş yüksekliği devam eden olguda yatışının 12. gününde akut solunum yetmezliği gelişmiş, yoğun bakımda entübe edilerek mekanik ventilatör desteği sağlanmıştır. Entübasyonu takiben alınan ardışık iki kan kültüründe B.capitatus (Suş no. 2) üremesi ve toraks BT incelemesinde akciğer sol lobunda yer yer buzlu cam görüntüsünün eşlik ettiği nodüller görülmesi üzerine 0.8 mg/kg AMB-d başlanmış; yan etkiler nedeniyle tedavi 5 mg/kg L-AMB ile değiştirilmiştir. Olgu yatışının 14. gününde solunum yetmezliği nedeniyle kaybedilmiştir.
Olgu 3
Elli dokuz yaşında kadın hasta, bir aydan beri süregelen halsizlik ve vücutta yaygın ağrı şikayetleriyle 29.09.2008 tarihinde başvurmuştur. Fizik muayenesinde solukluk dışında bulgu saptanmamıştır. Öz geçmişinde dört yıldır diabetes mellitus öyküsünün bulunduğu öğrenilmiştir. Bir ay önce AML M2 tanısı konularak ilk kür kemoterapisini alan olgu, bacak ağrısı ve güçsüzlük artışı, genel durum bozukluğu, pansitopeni ve blast sayısının artması nedeniyle hastaneye yatırılmış ve kemoterapi uygulanmıştır. Yatışının ilk gününden itibaren yoğun bakım ünitesinde izlenen olguya beşinci günde nötropenik ateş nedeniyle piperasilin-tazobaktam başlanmıştır. Yatışının 10. gününde sol kol ve gözde epileptik kasılmaların olduğu görülmüş, kraniyal BT incelemesi normal bulunmuştur. Antiepileptik tedavi başlanan olgunun giderek bilinci kapanmıştır. Onuncu günde alınan üç kan kültüründen ikisinde B.capitatus (Suş no. 3) ve Enterococcus faecalis, birinde ise tek başına E.faecalis üremiştir. Ateş yüksekliğinin devam etmesi üzerine yatışının 12. gününde meropenem ve amikasin başlanmış ve daha sonra teikoplanin eklenmiştir. Ateşi kontrol altına alınamayan olguya 0.8 mg/kg AMB-d başlanmıştır. Yatışının 13. gününde oksijen satürasyonu düşüklüğü nedeniyle entübe edilmiş, 14. gününde çoklu organ yetmezliği nedeniyle kaybedilmiştir.
Mikrobiyolojik İnceleme ve Antifungal Duyarlılık Testi
Olguların kan kültürleri BACTEC 9120 (Becton-Dickinson, ABD) otomatize kan kültür sisteminde inkübe edilmiştir. Yaklaşık 48. saatte alınan üreme sinyalinin ardından Gram boyalı preparatta mantar hücreleri (Resim 1a) görülmesi üzerine Sabouraud dekstroz agara yapılan pasajlarda 48 saat sonra maya benzeri koloniler saptanmıştır (Resim 1b). Üreaz testi negatif, siklohekzimide dirençli, 45°C'de üreyebilen, mısır unu-Tween 80 agarda anelokonidyum oluşturan izolatlar3 API 20C AUX (Bio-Mérieux, Fransa) ticari kitiyle (suşları tanımlama oranı: %82.9) G.capitatum olarak tanımlanmıştır. Kromojenik Candida agarda (Oxoid, İngiltere) suşlar krem renkli, basık ve tırtıklı koloniler oluşturmuştur.
İzolatların antifungal duyarlılık testi "Sensititre Yeast One Test Panel" (Trek Diagnostic Systems, ABD) ile üretici firma önerilerine göre yapılmış ve sonuçlar Tablo I'de gösterilmiştir. Amfoterisin B duyarlılığı ayrıca E-test (AB Biodisk, İsveç) ile de araştırılmıştır4. Testlerin kontrolünde C.parapsilosis ATCC 22019 suşu kullanılmıştır.
Dizi Analizi
Bu amaçla polimeraz zincir reaksiyonu (PCR), Kumar ve arkadaşlarının5 tanımladığı ITS-1 ve ITS-4 primerleriyle uygulanmıştır. Bunun için 25 µl son hacimde, 100 µM dNTP'lerin her birinden (Invitrogen, ABD), 2.0 mM MgCl2, içeren x10 PCR tamponu, 1 U Taq polimeraz (Invitrogen, ABD), primer (her birinden 0.1 µM) ve 2 µl DNA ile PCR karışımı hazırlanmıştır. Isı döngü cihazında (Eppendorf, ABD) amplifikasyon (94°C'de 10 dakika ön denatürasyonun ardından 30 döngü olacak şekilde, 95°C'de bir dakika denatürasyon, 55°C'de bir dakika yapışma, 72°C'de 1.5 dakika uzama ve 72°C'de 10 dakika son uzama) sonrasında elektroforez uygulanmış, yaklaşık 465 bç (baz çifti) büyüklüğünde bant oluşturan ürünler Purelink PCR saflaştırma kiti (Invitrogen, ABD) ile saflaştırılmış ve dizi analizine (CEQ 8000, Beckman Coulter, ABD) tabi tutulmuştur. BLAST programı ile (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/BLAST/) yaklaşık 400 nükleotidlik bölgenin karşılaştırılması sonunda Dipodascus capitatus (B.capitatus) ITS-1 gen bölgesi ile %98-100 homoloji saptanarak izolatların tanısı doğrulanmıştır.
Genotiplendirme
Bu amaçla, Marol ve arkadaşlarının6 kullandığı OPE-03 ve OPE-18 ile Gülay ve arkadaşlarının7 kullandığı Cnd-3 ve Cnd-4 primerleri seçilerek RAPD (random amplification of polymorphic DNA)-PCR uygulanmıştır. PCR karışımı, 50 µl son hacimde, 200 µM dNTP'lerin her birinden, 2.5 mM MgCl2 içeren 5 µl x10 PCR tamponu, 2.5 U Taq polimeraz, primerler (Cnd-3 için 0.2 µM, Cnd-4 için 0.8 µM, OPE-03 ve OPE-18 için 0.6 µM, AP50-1 için 2 µM) ve 5 µl DNA ile hazırlanmıştır. Isı döngü cihazında amplifikasyon (94°C'de üç dakika ön denatürasyonun ardından 45 döngü olacak şekilde, 94°C'de bir dakika denatürasyon, 36°C'de bir dakika yapışma, 72°C'de iki dakika uzama ve 72°C'de yedi dakika son uzama) sonrasında ürünlere %1.5 agar ve 1 µl/ml "cybersafe" (Invitrogen, ABD) içeren jelde 80 V'da 1.5 saat elektroforez uygulanmıştır. Ortaya çıkan bandlar jel görüntüleme cihazında (Vilber Lourmat, Fransa) görüntülenmiş ve Bio1D yazılımı ile analiz edilmiştir. Suşlar arasındaki klonal ilişkinin yorumlanmasında Dice benzerlik katsayısı dikkate alınmıştır. Benzerlik katsayısı 0.90'dan düşük suşların farklı paternde olduğu kabul edilmiştir6. Kullanılan dört primerle de 1 ve 2 no'lu suşlar benzer, 3 no'lu suş ise farklı genotipte bulunmuştur (Resim 2).
TARTIŞMA
B.capitatus, immün sistemi baskılanmış olgularda sistemik ya da lokalize enfeksiyonlara; sağlıklı kişilerde ise keratit ve onikomikoz gibi enfeksiyonlara neden olabilmektedir8,9,10,11,12,13. B.capitatus'un neden olduğu sistemik enfeksiyonlar çoğu kez kan kültüründe üremesiyle tanınmaktadır. Kan kültüründe üreyen mantarlarla ilgili çalışmalarda ağırlıklı olarak Candida türleri rapor edilmektedir14,15. Fungemilerde B.capitatus'un ürediğini bildiren çalışmalardan Krcmery ve arkadaşları16 Slovakya'da çok merkezli çalışmada 12 yılda 201 pediatrik fungemi olgusunda bir; Giusiano ve arkadaşları17 Arjantin'de yenidoğan yoğun bakım ünitesinde kandan izole edilen 25 mayada bir; ülkemizde Otağ ve arkadaşları18 214 izolat arasında iki B.capitatus suşu saptamışlardır. Hastanemizde yedi yıllık sürede 71 olguda kandidemi saptanmış19 ayrıca bu olgu sunumunda irdelenecek olan üç B.capitatus suşu izole edilmiştir.
Febril nötropeni döneminde kan kültürlerinde B.capitatus üreyen AML tanılı üç hastadan ilkinde radyolojik inceleme ile akciğerde nodüler görüntü saptanmış, iki gün AMB-d kullanmasına rağmen kan kültüründe üreme olmuş; ikincisinde kan kültüründe üreme saptanması ve akciğerin radyolojik incelemesinde nodüller görülmesi üzerine AMB-d başlanmış, üçüncü olguda nörolojik belirtiler ortaya çıkması ve kan kültüründe üreme saptanması nedeniyle AMB-d tedaviye eklenmiştir. Benzer şekilde AMB-d, itrakonazol ve flukonazol tedavisi sırasında gelişen B.capitatus fungemisi olguları bildirilmiştir8,9,20,21. İlk hasta üremenin saptandığı kan kültürünün alımından beş, diğer iki hasta dört gün sonra kaybedilmiştir. Martino ve arkadaşları8, 13 olgunun üreme saptanmasından ortalama altı gün sonra kaybedildiğini belirtmektedir.
B.capitatus'un etken olduğu enfeksiyonlarla ilgili ülkemizdeki olgu bildirimleri oldukça az sayıdadır. Ersöz ve arkadaşlarının22 sunduğu üç olgudan ilkinin AML tanılı olduğu, balgam ve derin trakeal aspirasyon örneğinden B.capitatus ürediği, olgunun akciğer yetmezliği nedeniyle kaybedildiği; akciğer kanseri tanılı ikinci olgunun balgamında üreyen B.capitatus'un kolonizasyon olarak değerlendirildiği; akciğer yetmezliği bulunan üçüncü olgunun kan kültüründe B.capitatus ürediği, flukonazol tedavisi alan bu hastanın idrarında da üreme saptanmasının ardından kaybedildiği bildirilmiştir. Metin ve arkadaşları23, AMB-d tedavisi alan akut lenfoblastik lösemi tanılı hastada kan kültüründe ve deri lezyonlarının mikolojik incelemesinde B.capitatus, diğer vücut bölgelerinde C.albicans ürediğini, tedavisi değiştirilerek kaspofungin ve itrakonazol başlanan hastanın çoklu organ yetmezliğiyle kaybedildiğini bildirmişlerdir. Çelik ve arkadaşları24 kolon kanseri nedeniyle opere olmuş hastada B.capitatus'un etken olduğu spondilodiskiti rapor etmişler, hastanın AMB-d ve ardından oral itrakonazol tedavisiyle iyileştiğini belirtmişlerdir. Taşbakan ve arkadaşları25 lenfomalı olguda B.capitatus'a bağlı pnömoni saptamışlar, sırasıyla flukonazol, AMB-d ve vorikonazol tedavisine rağmen olgunun kaybedildiğini bildirmişlerdir.
Yurt dışında yapılmış çok merkezli çalışmalarda daha fazla sayıda olgu irdelenmiştir. Girmenia ve arkadaşları26 İtalya'da çok merkezli çalışmada, hematolojik hastalığı olan hastalar arasında 20 yıllık dönemde saptanan B.capitatus'un etken olduğu 35 olgunun %91.4'ünün akut lösemi tanısı aldığını, %74.3'ünde fungemi, %8.6'sında fungemi olmadan invaziv doku enfeksiyonu saptandığını, bu olguların ise %57.1'inin kaybedildiğini bildirmişlerdir. Yazarlar bu etken için optimal tedavinin henüz belirlenmediğini, başta vorikonazol olmak üzere yeni triazollerin ümit verici olduğunu vurgulamışlardır. Martino ve arkadaşları8 İspanya'da yedi hematoloji biriminde 10 yılda tedavi gören 25 olgunun %92'sinin akut lösemi tanısı aldığını, 20'sinde fungemi saptandığını, 30 günlük mortalite oranının %52 bulunduğunu bildirmişler; tedavide santral venöz kateterin çıkarılmasının ve vorikonazol (veya duyarlı bulunan suşlarda yüksek doz flukonazol) + AMB-d kombinasyonunun yararlı olabileceğini belirtmişlerdir. Gadea ve arkadaşları27 hematoloji biriminde beş yılda yedi akut lösemili olguda saptanan sistemik enfeksiyonu (bir olgunun beyin omurilik sıvısında, altı olgunun kanında üreme saptanmış) incelemişler, olguların beşinin AMB-d tedavisine rağmen kaybedildiğini, iki olgunun santral kateterinin çıkarılması ve AMB-d (birinde flusitozin eklenmiş) tedavisi ile iyileştiğini bildirmişlerdir. Adami ve arkadaşlarının20 sunduğu üç olguda AMB-d tedavisine yanıt alınamaması üzerine tedavi değiştirilmiş, olguların birinde vorikonazol-kaspofungin, ikisinde vorikonazol-flusitozin kullanılarak klinik ve mikrobiyolojik kür sağlanmıştır.
B.capitatus için "Clinical and Laboratory Standards Institute (CLSI)"28 tarafından belirlenmiş antifungal duyarlılık eşik değerleri bulunmamaktadır. Bu mantarın duyarlılık testi sonuçlarına, olgu sunumlarında ya da görece olarak düşük sayılı suşların incelendiği çalışmalarda ulaşılabilmektedir. Çalışmamızda kullanılan ve kolorimetrik mikrodilüsyon yöntemi olan "Sensititre Yeast One (SYO)" kiti ile saptanan MİK değerleri AMB-d için 0.5-1 µg/ml, flukonazol için 8-16 µg/ml iken, kaspofungin için son dilüsyon olan 16 µg/ml kuyucukta da üreme saptanmıştır. En düşük MİK değerlerinin saptandığı antifungal vorikonazol olmuştur (Tablo I). Tablo II'de sunulmuş olan çalışmalarda bizim sonuçlarımıza benzer şekilde en düşük MİK değerleri vorikonazol için saptanmış, flukonazol MİK değerleri genel olarak yüksek bulunmuştur. B.capitatus suşlarının kaspofungin duyarlığı ile ilgili çalışma sayısı sınırlıdır. Bu olgu sunumunda izolatların kaspofungin MİK değeri > 16 µg/ml bulunmuştur. Bu sonuca benzer şekilde bir çalışmada kandan izole edilen suşun kaspofungin duyarlılığı E-test yöntemiyle > 32 µg/ml bulunmuştur29. Ülkemizde ticari preparatı bulunmayan flusitozin için MİK değerleri çalışmamızda 0.06-0.25 µg/ml saptanmış, Girmenia ve arkadaşlarının30 bu antifungal için MİK aralığını oldukça geniş buldukları görülmüştür (Tablo II).
Girmenia ve arkadaşları30 CLSI M27-A2 yöntemiyle farklı besiyerlerinde uygulanan E-test ve SYO yöntemlerini karşılaştırmışlar, en uyumlu sonuçların (uyum oranı en yüksek antifungal %100 ile AMB-d, en düşük %91.3 ile flukonazol ve vorikonazol) SYO yöntemiyle alındığını bildirmişlerdir. Çalışmamızda sadece AMB-d için duyarlılık testi ayrıca E-test yöntemiyle de yapılmış ve MİK değerleri SYO yöntemiyle alınanlardan birer dilüsyon düşük bulunmuştur. Diğer antifungaller için karşılaştırma yapılamamıştır.
Olgularımızdan izole edilen suşların genotiplendirilmesi sonucu, hastaneye son başvuru tarihleri arasında yaklaşık 1.5 ay süre olan iki olguya ait izolatların benzer olduğu bulunmuştur. Bu durum, olguların etkeni ortak bir kaynaktan alabileceklerini düşündürmekle beraber, o tarihte bir salgın araştırması yapılmadığından kaynak ortaya çıkarılamamıştır. Olgu 1 ve 2'den yaklaşık iki yıl sonra hastaneye başvurmuş olan üçüncü olgudan izole edilen suşun ise farklı genotipte olduğu izlenmiştir. Gadea ve arkadaşları27 (yedi suş), Ersöz ve arkadaşları22 (üç suş) ve D'Antonio ve arkadaşları9 (üç suş) çalışmalarında izole ettikleri suşları benzer bulmuşlar ve bu etkenle oluşabilecek hastane kökenli enfeksiyonların önemini vurgulamışlardır. Sonuç olarak, özellikle hematolojik malignitesi olan hastalarda B.capitatus'un ölümcül seyredebilen sistemik enfeksiyonlara neden olabileceği ve suşlarda en düşük MİK değerlerinin vorikonazol için saptandığı hatırlanmalıdır.
KAYNAKLAR
İletişim (Correspondence):
Yrd. Doç. Dr. Berna Gültekin,
Adnan Menderes Üniversitesi Tıp ve
Sağlık Bilimleri Merkezi Araştırma ve
Uygulama Hastanesi,
Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı,
Aydın, Türkiye.
Tel (Phone): +90 256 444 1256,
E-posta (E-mail): gultekinberna@hotmail.com