Streptococcus pneumoniae Serotip 7F'ye Bağlı Erken Neonatal Sepsis Olgusu
An Early Neonatal Sepsis Case Due to Streptococcus pneumoniae Serotype 7F
Serdar ALAN1, Duran YILDIZ1, Ömer ERDEVE1, Begüm ATASAY1, Selin NAR OTGUN2, Erdal İNCE3, Saadet ARSAN1
1 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Hastanesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Neonatoloji Bilim Dalı,
Ankara.
1 Ankara University Faculty of Medicine, Cebeci Hospital, Department of Pediatrics, Neonatology Unit, Ankara, Turkey.
2 Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarları Daire Başkanlığı, Ankara.
2 Public Health Agency of Turkey, Department of Microbiology Reference Laboratories, Ankara, Turkey.
3 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Hastanesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı,
Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara.
3 Ankara University Faculty of Medicine, Cebeci Hospital, Department of Pediatrics, Pediatric Infectious Disease Unit,
Ankara, Turkey.
ÖZET
Yenidoğanlarda Streptococcus pneumoniae enfeksiyonları göreceli olarak nadir görülse de ciddi bir mortalite ve morbidite nedenidir. S.pneumoniae'nın 90'ın üstünde serotipi olmakla birlikte, bazı serotipler daha sık invazif hastalık oluşturmaktadır. Sık hastalık nedeni olan serotiplere karşı polisakkarit ve konjuge aşılar geliştirilmiştir. Bugüne kadar yenidoğan döneminde değişik pnömokok serotiplerinin neden olduğu invazif hastalıklar tanımlanmıştır. Bu raporda, daha önce yenidoğan dönemi invazif pnömokokal hastalıklarında gösterilmemiş bir serotip olan 7F'ye bağlı gelişen bir erken neonatal sepsis olgusu sunulmaktadır. Otuz bir yaşındaki annenin ilk gebeliğinden, 39 haftalık, vajinal yolla, 3180 g, 9/10 APGAR ile doğan bebek, postnatal 10. saatinde huzursuzluk, emmede azalma ve solunum sıkıntısı gelişmesi üzerine yenidoğan yoğun bakım ünitesine yatırılmıştır. Düşük tansiyon, hipotermi ve taşikardisi olan olgu, belirgin hipoksi nedeniyle mekanik ventilatöre bağlanmış ve sıvı tedavisi ile birlikte ampirik olarak penisilin-G ve netilmisin tedavisi başlanmıştır. Bebekte daha sonra ağır metabolik asidoz gelişmiş, anemi, lökositoz ve yüksek CRP değerleri tespit edilmiştir. Bebeğin BOS kültüründe üreme olmamış, kan kültüründe ise S.pneumoniae üretilmiştir. İzolat kapsül şişme deneyi ile serotip 7F olarak tanımlanmıştır. Odak belirleme amaçlı, doğum sonrası anneden alınan vajen kültüründe patojen etken saptanmamıştır. Uygulanan destek ve antibiyotik tedavisi ile olgu, yaşamının ikinci gününden sonra düzelmeye başlamıştır. İzolatın penisiline duyarlı olduğunun belirlenmesiyle tedaviye penisilin G ve netilmisin ile 14 gün devam edilen olgu, sağlıklı olarak taburcu edilmiştir. Bu olgu sunumu ile S.pneumoniae serotip 7F'nin sadece çocukluk çağında değil, yenidoğan döneminde de invazif pnömokokal hastalığa yol açabileceği gösterilmiştir.
Anahtar sözcükler: Yenidoğan; erken neonatal sepsis; Streptococcus pneumoniae; serotip 7F.
ABSTRACT
Streptococcus pneumoniae infections which are relatively unusual in the neonates, are associated with substantial morbidity and mortality. Although S.pneumoniae has more than 90 serotypes, invasive disease is more common with certain serotypes. Pneumococcal polysaccharide and conjugate vaccines are developed against the serotypes that cause invasive disease. Until now invasive pneumococcal diseases have been defined due to various serotypes in the neonatal period. Here we present a neonate with an invasive pneumococcal disease due to S.pneumoniae serotype 7F which has not yet been reported in the literature. A 3180 g infant was born to a healthy 31 year old primigravida by normal vaginal delivery at 39 weeks gestation. Since the infant developed uneasiness, decreased sucking reflex and respiratory difficulty at postnatal 10th hour, he was admitted to the neonatal intensive care unit. Upon admission to intensive care unit mechanical ventilation, fluid replacement and empirical penicillin G and netilmycin had been initiated since the patient had hypotension, hypothermia and tachycardia. The infant later developed severe metabolic acidosis and had anemia, leukocytosis and high CRP values. CSF culture revealed no bacterial growth, however, S.pneumoniae was grown in the blood culture. The isolate was identified as serotype 7F by capsule swelling reaction. The vaginal specimen taken from the mother for the determination of the infectious foci revealed no pathogen growth. The patient's general condition improved after the second day of supportive treatment and antibiotherapy. Since the isolate was penicillin susceptible, the treatment continued with penicillin G and netilmycin for 14 days and the case was discharged with cure. This case was presented to emphasize that S.pneumoniae serotype 7F might lead to invasive disease not only during childhood but also during early neonatal period.
Key words: Newborn; early neonatal sepsis; Streptococcus pneumoniae; serotype 7F.
Geliş Tarihi (Received): 15.06.2012 • Kabul Ediliş Tarihi (Accepted): 13.09.2012
GİRİŞ
Yenidoğanlarda Streptococcus pneumoniae enfeksiyonu göreceli olarak nadir görülse de ciddi bir mortalite ve morbidite nedenidir. Konjuge pnömokok aşılarının 2000'li yıllardan sonra kullanılmaya başlanmasıyla çocukluk çağı invazif pnömokokal hastalıklarında belirgin azalma olmasına rağmen bu aşıların yenidoğan dönemine etkisi bilinmemektedir1. S.pneumoniae yenidoğanlarda bakteriyemi, sepsis, pnömoni, menenjit ve septik artrit gibi ciddi ve mortalitesi yüksek invazif hastalıklara yol açabilmektedir2. Sepsis sıklıkla septik şok kliniği ile başladığından erken başlangıçlı grup B streptokok (GBS) enfeksiyonunu taklit edebilmektedir1.
Bu yazıda, yenidoğan döneminde çok nadir görülen S.pneumoniae sepsisi nedeniyle takip edilen bir olgu sunulmuş ve yenidoğan döneminde S.pneumoniae enfeksiyonlarının etiyolojik alt tipleri, kliniği ve tedavisi literatür bilgileri ışığında gözden geçirilmiştir. Ayrıca günümüzde S.pneumoniae enfeksiyonlarını önlemeye yönelik geliştirilen aşıların yenidoğan dönemi invazif pnömokok hastalığına etkisi tartışılmıştır. İngilizce literatür tarandığında, ulaşılabildiği kadarıyla, yenidoğanın erken sepsisinde S.pneumoniae serotip 7F'nin neden olduğu başka bir olguya rastlanmamıştır.
OLGU SUNUMU
Hastamız 31 yaşındaki annenin ilk gebeliğinden, ilk yaşayan, 39 haftalık, vajinal yolla, 3180 g, 9/10 APGAR ile doğdu. Prenatal takibinde, son iki gündür olan berrak az miktarda vajinal akıntı dışında annede enfeksiyona ait gösterge yoktu. Doğum sonrası fizik muayenesi normal olan hasta postnatal 10. saatinde huzursuzluk ve emmede azalma, ardından hafif inleme ve solunum sıkıntısı gelişmesi üzerine yenidoğan yoğun bakım ünitesine yatırıldı. Yatışta, genel durumu kötü, cilt rengi kirli ve sarı, solunumu derin ve iç çeker tarzda idi. Vücut sıcaklığının hipotermik (34°C), periferik nabızlarının filiform ve taşikardik (168/dakika) olduğu saptandı. Hastanın iç çeker tarzda solunumu ve belirgin hipoksisi (sPO2: %48) olması nedeniyle mekanik ventilatöre bağlandı. Kapiller geri dolum zamanı 3 saniyeden uzun, ekstremiteler soğuk ve soluk, tansiyon düşük olduğundan serum fizyolojik 10 ml/kg ve ampirik penisilin G ve netilmisin tedavileri başlandı. Hastada sıvı yüklenmesine rağmen devam eden dolaşım bozukluğu ve hipotansiyona yönelik olarak dopamin (10 mcg/kg/dk) ve dobutamin (6 mcg/kg/dk) başlandı. Kan gazı incelemesinde ağır metabolik asidoz (pH: 7.08, pCO2: 15.5, HCO3: 7.1, BE: -24), tam kan sayımı ve periferik kan yaymasında anemi (hemoglobin: 11.6 g/dl) ve sola kayma (beyaz küre: 13100/mm3, immatür/total nötrofil: 0.5) ve yüksek C-reaktif protein düzeyi (41.6 g/L) saptandı. Beyin omurilik sıvısı (BOS) incelemesinde hücre görülmedi; BOS kültüründe üremesi olmadı. Hastaya NaHCO3 ve eritrosit süspansiyonu verildi. Yaşamının ikinci gününden sonra asidozu düzeldi, mekanik ventilatörden ayrıldı, nazal sürekli pozitif hava yolu basıncı tedavisi aldı. Başvuruda alınan kan kültüründe S.pneumoniae üretildi. Kültür klasik yöntemlerle yapıldı; izolat, kanlı agardaki koloni morfolojisi, optokine duyarlılık ve safrada erime özellikleriyle tür düzeyinde tanımlandı. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarları Daire Başkanlığı, Ulusal Solunum Yolu Patojenleri Referans Laboratuvarları'nda yapılan kapsül şişme deneyi ile serotip analizinde üretilen suşun 7F olduğu gösterildi. Antibiyotik duyarlılık testi CLSI kriterlerine göre disk difüzyon metodu ile yapıldı. İzolatın penisiline duyarlı bulunması üzerine tedaviye penisilin G ve netilmisin ile devam edildi. Odak belirleme amaçlı, doğum sonrası anneden alınan vajen kültüründe normal flora üretildi. Solunum destek tedavisi 7. gün, antibiyotik tedavisi 14. gün kesilen olgumuz sağlıklı olarak taburcu edildi.
TARTIŞMA
Yenidoğan sepsisi, erken neonatal sepsis ve geç neonatal sepsis olmak üzere ikiye ayrılır. Erken neonatal sepsislerin %85'i ilk 24 saatte ortaya çıkarken, geç neonatal sepsisler yaşamın 3-4. gününden sonra görülür. Erken neonatal sepsis etkenleri sıklık sırasına göre GBS, Escherichia coli, koagülaz-negatif stafilokoklar (KNS), Haemophilus influenzae ve Listeria monocytogenes'dir3. Ancak toplumsal ve bölgesel farklılıklar olabilmektedir. Örneğin Kanada'da term bebeklerde en sık KNS (2.4/1000) ve GBS (1.9/1000) görülmekte iken Pakistan'da en sık erken neonatal sepsis patojenleri Klebsiella, E.coli ve Staphylococcus aureus'dur4,5. Yenidoğan sepsisi ve menenjitinde %1-11 olguda S.pneumoniae etken olarak rapor edilmiştir1.
Yenidoğanlarda S.pneumoniae enfeksiyonunun en sık klinik bulgusu bakteriyemi ile birlikte pnömonidir. Buna karşın, izole bakteriyemi, menenjit ve otitis media da görülebilir1. Yenidoğan döneminde görülen S.pneumoniae enfeksiyonları çoğunlukla erken neonatal sepsis şeklindedir6,7. Buna karşın, 29 hasta ile literatürdeki en geniş yenidoğan serisine sahip Hoffman ve arkadaşlarının1 çalışmasında, olguların yalnızca %6.8'i ilk 48 saat içinde ve çoğunluğu yaşamın ilk haftasından sonra başvurmuşlardır. GBS'ye bağlı yenidoğan enfeksiyonuna benzer şekilde invazif pnömokokal hastalıklarda da akut solunum yetmezliği, siyanoz, şok, ateş, irritabilite, lökopeni ve hızlı kötüleşme gibi klinik ve laboratuvar bulguları gözlenmektedir8. Ancak yenidoğan dönemi için invazif pnömokokal hastalıkların kendine özgü klinik özellikleri yoktur. Bu nedenle kültür ile etken mikroorganizma saptanıncaya kadar rutin erken neonatal sepsis tedavi protokolü uygulanır. S.pneumoniae tanısı kesinleştikten sonra da bakterinin antibiyotik direnç özelliğine göre tedavi değiştirilebilir. Geç neonatal S.pneumoniae enfeksiyonu ile başvuranlarda sepsis, bakteriyemi, menenjit ve pnömoni gibi invazif hastalıklar görülebildiği gibi, perforasyonlu bilateral otitis media da sıktır1. Yenidoğan döneminde invazif pnömokokal hastalıklarda mortalite oranı %14-60 arasında değişmektedir ve bu çalışmalarda mortalitenin yıllar içinde azaldığı dikkati çekmektedir1,6,9. Yine nörolojik sekel gibi ciddi morbiditelerin de %13 oranında görüldüğü bildirilmiştir10. Bizim olgumuz yaşamın ilk günü içinde erken neonatal sepsis ve septik şok kliniği ile kendini göstermiş, ancak uygun ampirik tedavi ve duyarlı bir suş olması nedeniyle 24 saat sonra düzelmeye başlamış ve 14 gün sonra taburcu edilmiştir.
S.pneumoniae kadın genital yollarının normal flora üyesi değildir ve puerperal enfeksiyon oranı çok düşüktür; ancak bazı çalışmalar %0.03 oranında genital kolonizasyon olduğunu bildirmektedir1,2,11. Eğer rahim içi araç kullanımı, geçirilmiş pnömoni ve yeni doğum yapma gibi predispozan faktörler varsa pelvik enfeksiyon ve ciddi yenidoğan enfeksiyonu riski artmaktadır. Kadınların genital yollarında GBS kolonizasyonu S.pneumoniae'ya göre daha sık olmasına karşın bebekte invazif hastalık oluşturma insidansı göreceli olarak daha düşüktür11. Yenidoğanların S.pneumoniae ile kolonizasyonu, maternal bakteriyemi sonucu transplasental, kolonize olmuş maternal genital yoldan doğum sırasında ve doğum sonrası solunum yolu ile olabilir12. En sık bulaşma yolunun annenin genital yolu oluşu ve yüksek invazyon oranı nedeniyle annede kolonizasyon saptanırsa asemptomatik olsa dahi intrapartum profilaktik tedavi önerilmektedir1,6. Neonatal pnömokok enfeksiyonları için erken membran rüptürü, lökopeni ve prematürite gibi risk faktörleri belirtilmiştir11,12. Ancak Gomez ve arkadaşları6, düşük doğum ağırlığı, gebelik haftası ve erken membran rüptürünün pnömokok enfeksiyonu için riski artırmadığını belirtmişlerdir. McDonald ve arkadaşları13, gebelerin 23 valanlı polisakkarit aşı ile aşılanmalarının perinatal bulaşı engelleyeceğini düşündüklerini belirtmişlerdir. Ancak gebelerin rutin pnömokok aşısı ile immünizasyonunun perinatal bulaşı engelleyeceğine dair henüz yeterli veri yoktur. Bizim sunduğumuz olgunun annesinde aşılama öyküsü bulunmamaktadır ve yukarıda tanımlanan risk faktörleri mevcut değildir.
S.pneumoniae kapsüler polisakkarit bileşimine göre, son dönemde tanımlanan 6C ve 6D dahil, 93 serotipe ayrılmaktadır14. Morbidite ve mortalitesi çok yüksek olan bu etkeni önlemek için aşı çalışmaları yapılmış ve konjuge pnömokok aşısı ilk kez 2000 yılında rutin uygulamaya sokulmuştur. Aşı uygulamaları ile 1 yaş altı invazif pnömokokal hastalık görülme oranı 50-100/100.000'den 9/100.000'e azalmıştır. Ancak aşıların yenidoğan döneminde görülen invazif pnömokokal hastalığa karşı etkisi bilinmemektedir15.
Literatürdeki çalışma ve olgu sunumlarında, yenidoğanda invazif pnömokokal hastalığa yol açan serotiplerin 3, 5, 8, 9V, 11, 11A, 12, 18, 18C, 19A, 19F ve 23F olduğu ifade edilmiştir1,2,7,13. Türkiye'den yenidoğan döneminde S.pneumoniae sepsisi tanısı alan bir olgu tanımlanmış, ancak serotip belirtilmemiştir16. Bizim olgumuzda, bildirilen diğer tüm olgulardan farklı olarak kan kültüründe S.pneumoniae serotip 7F saptanmıştır. Konjuge pnömokok aşılaması öncesi çocukluk dönemi invazif pnömokok enfeksiyonu serotip dağılımının ve antibiyotik direncinin araştırıldığı, altı büyük üniversite hastanesinin katıldığı, invazif pnömokokal hastalığı olan 93 çocuk olgunun değerlendirildiği ve bu konuda ülkemizdeki en geniş araştırma olan Yalçın ve arkadaşlarının17 çalışmasında, ikisi pnömoni ve biri menenjit olmak üzere toplam üç çocuk hastada 7F serotipi belirlenmiştir. Sonuç olarak, invazif pnömokokal hastalığa neden olan serotipler toplumsal ve coğrafi farklılıklar yanında yaş gruplarına göre de değişmektedir14. Bu olgu sunumu ile S.pneumoniae serotip 7F'nin sadece çocukluk çağında değil, yenidoğan döneminde de invazif pnömokokal hastalığa yol açabileceği gösterilmiştir.
KAYNAKLAR
İletişim (Correspondence):
Uzm. Dr. Serdar Alan,
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Cebeci Hastanesi,
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Neonatoloji Bilim Dalı,
Dikimevi, 06590 Ankara, Türkiye.
Tel (Phone): +90 312 595 6599,
E-posta (E-mail): alanserdar@gmail.com