Pandemik İnfluenza A
(H1N1)v Aşılanma Durumu ve Aşılanmaya Etki Eden Faktörler:
Ankara ve Diyarbakır 2009 Verileri
Pandemic Influenza A
(H1N1)v Vaccination Status and Factors Affecting Vaccination:
Ankara and
Diyarbakir 2009 Data from Turkey
Mustafa ERTEK1,
Funda SEVENCAN2, Handan KALAYCIOĞLU1, Ayşegül GÖZALAN1, Çiğdem ŞİMŞEK3,
Gönül ÇULHA3, Vedat DORMAN2, Ahmet ÖZLÜ3,
Füsun ARIKAN3, Dilber
AKTAŞ1, Levent AKIN4,
Gülay KORUKLUOĞLU1,
Demet Furkan SEVİNDİ1
1 Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı, Ankara.
1 Refik Saydam National Public Health Agency, Ankara, Turkey.
2 İl Sağlık Müdürlüğü, Diyarbakır.
2 Local Health Authority, Diyarbakir, Turkey.
3 İl Sağlık Müdürlüğü, Ankara.
3 Local Health Authority, Ankara, Turkey.
4 Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Ankara.
4 Hacettepe University Faculty of Medicine, Department of Public Health, Ankara, Turkey.
ÖZET
Kesitsel tipte olan bu çalışmada, Türkiye’de sentinel grip sürveyansının yürütüldüğü iki ilde (Ankara ve Diyarbakır) influenza A (H1N1)v pandemisi döneminde, grip benzeri hastalık semptomlarının sıklığının, H1N1 gribi ve aşısı hakkındaki görüşlerin, H1N1 aşısı yaptırma durumları ve etkileyen faktörlerin saptanması amaçlanmıştır. Araştırma kapsamında Ankara’da 455, Diyarbakır’da 276 haneye ulaşılması planlanmış ve 11 aydan küçük bebekler ve primer/sekonder immünyetmezliği olanlar dışında, ulaşılan hanede yaşayan herkes çalışmaya dahil edilmiştir. Çalışmaya hanelerin katılım hızı Ankara ve Diyarbakır illeri için sırasıyla %78.9 ve %53.6’dır. Ocak 2010-Şubat 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilen bu araştırmada, Ankara’dan 1164, Diyarbakır’dan ise 804 kişi değerlendirilmiştir. Veriler, bir hekim ve bir sağlık personelinden oluşan saha ekipleri tarafından, bilgilendirilmiş onam alınarak toplanmıştır. Çalışmada, Ankara katılımcılarının %45.5’i, Diyarbakır katılımcılarının ise %35.3’ü grip benzeri hastalık geçirdiğini ifade etmiş; en sık tanımlanan klinik semptomlar kırgınlık/halsizlik, burun akıntısı, boğaz ağrısı ve öksürük olmuştur. Grip benzeri hastalık şikayetleri ile doktora başvuru oranları Ankara ve Diyarbakır katılımcıları için sırasıyla %50.6 ve %58.7; grip benzeri hastalık şikayetleri ile hastaneye yatanların oranı sırasıyla %1 ve %1.5; antiviral ilaç kullandığını belirtenlerin oranı ise sırasıyla %3.8 ve %1.9’dur. Pandemik gripten korunmak için kişisel önlem aldığını ifade edenlerin oranı Ankara ve Diyarbakır için sırasıyla %59 ve %53.3 olarak belirlenmiş; bu önlemler arasında her iki ilde de en sık “el yıkama” ve “kalabalıktan uzak durma” yer almıştır. Çalışmaya Ankara’dan katılanların %9.3’ü, Diyarbakır’dan katılanların ise %3.7’si H1N1 gribi aşısı yaptırdığını belirtmiştir. Çalışmamızda, her iki ilde de ≥ 25 yaş grubun aşı yaptırma yüzdesi, çocuk ve adölesan yaş grubuna göre; kronik hastalığı olanların aşı yaptırma yüzdesi ise olmayanlara göre daha yüksek bulunmuş; araştırmada yer alan 25 gebe katılımcının hiçbirinin pandemik gribe karşı aşı olmadığı saptanmıştır. Her iki ilde de öğrenim durumu, çalışma durumu ve çalışılan işin niteliği gibi etmenlerin, H1N1 gribi aşısı yaptırma durumuna etki eden faktörler olduğu belirlenmiştir. Ayrıca H1N1 gribi aşısı yaptırma yüzdesi, her iki ilde de, şimdiye kadar ve/veya 2009 yılında mevsimsel grip aşısı yaptıranlarda, yaptırmayanlardan daha yüksek bulunmuş ve bu farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu izlenmiştir (Ankara p< 0.001, Diyarbakır p< 0.001). H1N1 gribi aşısı yaptıran katılımcılarda her iki ilde de en sık ifade edilen aşı sonrası yan etkiler; aşı uygulanan yerde hassasiyet, kas/eklem ağrısı, baş ağrısı ve halsizliktir. H1N1 gribi aşısı yaptırmayan katılımcıların, aşı yaptırmama gerekçeleri arasında en sık beyan edilen iki neden ise her iki ilde de “gerekli görmüyorum/istemiyorum” (Ankara %33.4, Diyarbakır %27.4) ve “etkinliğine güvenmiyorum/inanmıyorum” (Ankara %25.6, Diyarbakır %22.6) olmuştur. Bu veriler, pandemik grip ve aşısının önemi konusunda popülasyonumuzun farkındalığının yetersiz olduğunu vurgulamakta ve H1N1 vaka yönetim şemasındaki olası olgu tanımının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini düşündürmektedir. Sonuç olarak halk ile gerçekleştirilecek risk iletişiminin, farkındalık yaratma ve kaçırılmış fırsatların önlenmesi açısından, pandemi hazırlık planlarının önemli bir parçası olacağı kanısına varılmıştır.
Anahtar sözcükler: 2009 pandemik influenza; influenza A (H1N1)v; aşı; grip benzeri hastalık; Türkiye.
ABSTRACT
In this study, it was aimed to determine the frequency of the symptoms of influenza-like illness during influenza A (H1N1)v pandemic in two provinces where sentinel influenza surveillance was conducted and also to obtain opinions about H1N1 influenza and vaccination, H1N1 vaccination status and factors affecting vaccination. This cross-sectional study was conducted in the provinces of Ankara (capital city, located at Central Anatolia) and Diyarbakir (located at southeastern Anatolia). It was planned to include 455 houses in Ankara and 276 houses in Diyarbakir. The household participation rate in the study was 78.9% and 53.6% for Ankara and Diyarbakir, respectively. Our study was carried out between January-February 2010, with 1164 participants from Ankara and 804 from Diyarbakir, including every household subjects except for infants younger than 11 months and patients with primary/secondary immunodeficiency diseases. Data was collected by site teams consisting of a physician and a healthcare staff with informed consent. Of the participants 45.5% from Ankara and 35.3% from Diyarbakir stated that they had gone through an influenza-like illness. The most frequently indicated clinical symptoms were fatigue/weakness, rhinitis, sore throat and cough. The rates of admission to a physician with influenza-like illness complaints were 50.6% and 58.7%; rates of hospitalization due to influenza-like illness were 1% and 1.5%, and rates of antiviral drug use were 3.8% and 1.9%, in Ankara ve Diyarbakir participants, respectively. The rate of personal precautions taken by the subjects for prevention from pandemic influenza were 59% and 53.3%, in Ankara and Diyarbakir, respectively. These precautions most frequently were “hand washing” and “avoiding crowded public areas”. H1N1 influenza vaccine was applied in 9.3% of the participants in Ankara and in 3.7% of the participants in Diyarbakir. Vaccination rate was higher in both of the provinces in adults over 25 years old than children and adolescents and in patients with chronic underlying disease. None of the 25 pregnant participants were vaccinated against pandemic influenza. The educational background, employment status and quality of the job have been detected as factors affecting the status of being vaccinated with H1N1 influenza vaccine in both provinces. In addition, the percentage of having H1N1 influenza vaccination was found to be higher in subjects who had seasonal influenza vaccination previously and in 2009, than those who had not, and this difference was statistically significant in both provinces (Ankara p< 0.001, Diyarbakir p< 0.001). The mostly indicated post-vaccination adverse reactions reported by vaccinated partipicants were local sensitivity, muscle and joint pains, headache and malaise. The most frequent rationale for not being vaccinated against H1N1 were “I do not consider it necessary/I do not want” (Ankara 33.4%, Diyarbakir 27.4%) and “I do not believe/trust its efficacy” (Ankara 25.6%, Diyarbakir 22.6%). Those data emphasized the insufficient awareness of our population about the importance of pandemic influenza and vaccine. It is also believed that possible case definition in H1N1 case management scheme should be revised. In conclusion an important part of pandemic preparation plans is risk communication with the public to increase awareness and to prevent the missed opportunities.
Key words: 2009 pandemic influenza; influenza A (H1N1)v; vaccine; influenza like illness, Turkey.
Geliş Tarihi (Received): 08.04.2011 • Kabul Ediliş Tarihi (Accepted): 06.07.2011
GİRİŞ
İnfluenza A (H1N1)v ilk olarak 2009 yılı Nisan ayında CDC (Centers for Disease Control and Prevention) tarafından tanımlanmış ve Mart 2009 içerisinde Meksika’da toplumun %60’ının enfekte olduğu ve iki kişinin ölümü ile sonuçlanan salgının nedeni olarak gösterilmiştir1. CDC, Nisan 2009 tarihinde influenza A (H1N1)v salgınının halk sağlığı için acil durum olduğunu belirtmiş2, Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization; WHO) ise Haziran 2009 tarihinde 74 ülkeden 27.737 doğrulanmış olgu sayısı ve 141 ölüm olması üzerine pandemik alarm düzeyini 6’ya çıkartmıştır3-7. 14 Şubat 2010 tarihi itibarıyla salgın 212 ülkeye yayılmış ve yaklaşık 15.921 kişinin ölümüne neden olmuştur8.
Türkiye’de 2004 yılından itibaren influenza açısından sentinel sürveyans yapılmaktadır ve laboratuvar tabanlı sürveyansın pandemilerde erken uyarı açısından önemli olduğu bilinmektedir9. T.C. Sağlık Bakanlığı 26 Nisan 2009 tarihinde “Pandemi İzleme Bilim Kurulu”nu toplamış ve Ulusal Pandemi Planına göre ülkedeki alarmın 4 düzeyinde olduğuna karar verilmiştir. Bu alarm düzeyindeki stratejilerden biri, ülkede güçlendirilmiş sürveyansa geçilmesi, çalışmaların yıl boyunca sürdürülmesi ve güçlendirilmiş sürveyansın 81 ile yaygınlaştırılması olmuştur10. İnfluenza A (H1N1) olgularının ülkeye girişini engelleme çalışmaları sürerken, ilk olgu 15 Mayıs 2009 tarihinde ABD’den gelen yabancı uyruklu bir transit yolcu olmuştur. Morbidite göstergeleri olarak, 30 Aralık 2009 tarihi itibarıyla temel çoğalabilme katsayısı (R0) 1.2-1.8, klinik atak hızı %20 olarak bulunmuştur10.
Pandemik influenzanın mevsimsel influenzadan farklı olarak kronik hastalığı olanlarda, yaşlılarda ve gebelerde komplikasyonları açısından daha yüksek risk oluşturduğu belirtilmektedir3,11. İnfluenza aşısı ise influenza ve influenzaya bağlı komplikasyonlardan korunmak için bilinen en etkili yöntemdir12. Türkiye’de aşı grubundaki kişiler; sağlık personeli, hacılar, iki yaşından küçük çocuklar, 3-24 yaş arası çocuk ve genç erişkinler, kronik hastalığı bulunanlar ve yaşamın sürdürülmesi için kritik personel olarak belirlenmiştir. Aşılama çalışmaları 2 Kasım 2009 tarihinde başlamış ve aşının yeterli miktardaki temininden sonra 50 yaşın altındaki her birey istekleri doğrultusunda aşılanmıştır12.
Bu çalışmada, Türkiye’de sentinel grip sürveyansının yürütüldüğü iki ilde H1N1 pandemisi döneminde grip benzeri hastalık semptomlarının sıklığının, H1N1 gribi ve aşısı hakkındaki görüşlerin, H1N1 aşısı yaptırma durumları ve etkileyen faktörlerin saptanması amaçlanmıştır.
GEREÇ ve YÖNTEM
Kesitsel tipte olan bu araştırma, Diyarbakır ve Ankara illerinde yapıldı. İllerin merkez ilçelerinde yaşayan nüfus, araştırmanın evrenini oluşturdu. İllerin evren büyüklükleri Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) 2008’den temin edildi. Örneklem büyüklüğü %15-25 prevalans, %5 hata payı ve yaş grupları göz önüne alınarak, Epi StatCalc programı ile hesaplandı. İl merkezlerinin ortalama hane halkı büyüklükleri, Diyarbakır’da 240 ve yedek hanelerin eklenmesiyle 276; Ankara’da ise 396 ve yedek hanelerin eklenmesiyle 455 hane olarak planlandı. Araştırmada ulaşılacak hanelerin adresleri, TÜİK tarafından ADNKS kullanılarak basit rastgele yöntemle seçildi. Çalışmaya hanelerin katılım hızı, Ankara ve Diyarbakır illeri için sırasıyla %78.9 ve %53.6 olarak gerçekleşti. Ocak-Şubat 2010 tarihleri arasında yapılan bu çalışmaya, 11 aydan küçük bebekler ve primer/sekonder immünyetmezliği olan kişiler hariç, ulaşılan hanede yaşayan herkes olmak üzere Diyarbakır’dan 804, Ankara’dan ise 1164 kişi dahil edildi.
Araştırmada her bir hane için bir “Hane Anket Formu” ve her kişi için “Bilgilendirilmiş Onam Formu ve Kişi Görüşme Formu” yüz yüze görüşme yöntemiyle dolduruldu. Her bireyin sosyodemografik özellikleri, gebelik ve kronik hastalığı bulunma durumu, son beş yıl içerisinde mevsimsel aşı yaptırma durumları, influenza A (H1N1)v aşısı hakkında bilgi, görüş, tutumları ve bilgi kaynakları, influenza A (H1N1)v aşısı yaptırmama nedenleri, aşı sonrası istenmeyen etkiler ve eylül ayından itibaren grip benzeri hastalık şikayetleri öğrenildi. Bu kesitsel çalışma kapsamında katılımcılardan influenza A (H1N1)v seroprevalans tayini nedeniyle kan alındı ve sonuçları başka bir makalede paylaşıldı.
Kullanılan “Kişi Görüşme Formu”nda grip benzeri hastalık; ani başlayan > 38°C ateş ve öksürük, burun akıntısı, terleme artışı, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas ağrısı, halsizlik, genel vücut ağrısı, ishal ve solunum güçlüğü semptomlarından en az birinin bulunması olarak tanımlandı.
Veriler bir hekim ve bir sağlık personelinden oluşan saha ekiplerince toplandı. Bilgilendirilmiş onam ekiplerce okundu ve katılımcıya imzalatıldı. On sekiz yaşından küçükler için ise velilerinden onam alındı.
Veriler SPSS 17.0 istatistik paket programı ile hata kontrollerinin ardından analiz edildi. Analizlerde frekans ve yüzde dağılımları, ki-kare ve Fisher’s exact test kullanıldı ve anlamlılık düzeyi 0.05 olarak kabul edildi.
BULGULAR
H1N1 grip pandemisi döneminde mevcut grip semptomlarının, H1N1 gribi ve aşısı hakkındaki görüş ve tutumlarının değerlendirildiği kesitsel tipteki bu çalışmada, katılımcıların sosyodemografik özellikleri ve kronik hastalık bulunma durumu Tablo 1’de sunulmuştur.
Çalışmaya Ankara’dan katılan 15-49 yaş arası kadınların %1.2’si, Diyarbakır’dan katılanların ise %8.4’ü gebe olduğunu belirtmiştir. Çalışmaya Ankara’dan katılan ve bir işi olan kişilerin (%37.2) %16.3’ü, Diyarbakır’dan katılan ve bir işi olan kişilerin (%12.6) %15.9’u yüksek öğrenim gerektiren işte çalıştığını ifade etmiştir. (Tablo 1)
Araştırmaya Ankara’dan katılanların %45.5’i, Diyarbakır’dan katılanların ise %35.3’ü grip benzeri hastalık geçirdiğini ifade etmiştir. En son geçirilen grip benzeri hastalıktaki şikayetlerin sıklık sırası iller arasında farklılık gösterse de en sık ifade edilen ilk dört şikayet kırıklık/halsizlik, burun akıntısı, boğaz ağrısı ve öksürük olmuştur. (Tablo 2)
Araştırmaya Ankara ve Diyarbakır’dan katılanlar için grip benzeri hastalık şikayetleri ile doktora başvuru oranları sırasıyla %50.6 ve %58.7; ailede benzer şikayetleri olanların oranı sırasıyla %21 ve %40.2; iş ve okuldan geri kaldığını bildirenlerin oranı sırasıyla %28.5 ve %15; antiviral ilaç kullandığını belirtenlerin oranı sırasıyla %3.8 ve %1.9; grip benzeri hastalık şikayetleri ile hastaneye yatanların oranı ise sırasıyla %1 ve %1.5 olarak izlenmiştir.
Çalışmamızda, Ankara grubunun %5.2’si, Diyarbakır grubunun %4’ü grip aşısı olmayı düşündüğünü ifade etmiş; pandemik gripten korunmak için önlem aldığını ifade edenlerin oranı ise Ankara ve Diyarbakır katılımcıları için sırasıyla %59 ve %53.3 olarak belirlenmiştir. Alınan korunma önlemleri arasında her iki ilde de en sık “el yıkama” ve “kalabalıktan uzak durma” yer almıştır. Katılımcıların H1N1 gribi ve aşısı hakkındaki bilgi kaynakları arasında ise ilk sırayı Ankara’da %93.9, Diyarbakır’da %93.1 oranı ile “televizyon” almıştır. (Tablo 3)
Çalışmaya Ankara’dan katılanların %18.3’ü son beş yılda, %10.6’sı ise 2009 yılında mevsimsel grip aşısı yaptırdığını belirtmiş; %9.3’ü H1N1 gribi aşısı olduğunu ifade etmiştir. Diyarbakır katılımcılarında ise bu oranlar sırasıyla; %3.5, %2.8’i ve %3.7’dir. Katılımcıların H1N1 gribi aşısı yaptırmama nedenleri arasında her iki ilde de benzer olarak ifade edilen en sık iki neden “Gerekli görmüyorum/istemiyorum” (Ankara %33.4, Diyarbakır %27.4) ve “Etkinliğine güvenmiyorum/inanmıyorum” (Ankara %25.6, Diyarbakır %22.6) olmuştur. (Tablo 4)
Her iki ildeki katılımcılar için de en sık ifade edilen H1N1 grip aşısı sonrası ortaya çıkan yan etkiler ve süreleri; aşı uygulanan yerde hassasiyet (ortanca süre: Ankara için iki gün, Diyarbakır için altı gün), kas/eklem ağrısı (ortanca süre: Ankara 2.5 gün, Diyarbakır için iki gün), baş ağrısı (ortanca süre: Ankara için bir gün, Diyarbakır için 2.5 gün) ve halsizlik (ortanca süre: Ankara ve Diyarbakır için iki gün) olmuştur.
Çalışmaya Ankara’dan katılanların H1N1 gribi aşısı yaptırma durumları ile yaş, cinsiyet ve gebelik durumu arasında anlamlı bir ilişki saptanmazken, Diyarbakır’dan katılanların yaş grubu ve cinsiyeti H1N1 gribi aşısı yaptırma durumlarında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermiştir. Yaşları 25-44 ve 65 yaş üstü grupta olup da aşılananların yüzdesi diğer yaş gruplarından (p= 0.041), erkeklerin aşılanma yüzdesi ise kadınlardan (p= 0.001) yüksek olarak saptanmıştır. Buna karşın Ankara grubunda kronik hastalığı olanların H1N1 gribi aşısı yaptırma durumları istatistiksel olarak anlamlı bulunurken (p= 0.002), bu fark Diyarbakır katılımcılarında anlamlı değildir (p= 0.122).
Her iki ilde de öğrenim durumu, çalışma durumu, işin niteliği, şimdiye kadar ve 2009 yılında mevsimsel grip aşısı yaptırma durumu, H1N1 gribi aşısını yaptırma durumuna etki eden faktörler olarak görülmektedir. Her iki ilde de lise ve üzeri mezunu olanlar diğer gruplara göre daha yüksek yüzde ile aşı olduklarını belirtmişlerdir (Ankara p= 0.002, Diyarbakır p ≤ 0.001). Benzer şekilde çalışanların çalışmayanlara göre, yüksek öğrenim gerektiren işte çalışanların yüksek öğrenim gerektirmeyen işte çalışanlara göre H1N1 grip aşısı yaptırma yüzdesi daha yüksek bulunmuştur (sırasıyla Ankara p< 0.001, p= 0.004; Diyarbakır p< 0.001, p= 0.005). Ayrıca H1N1 gribi aşısı yaptırma yüzdesi, her iki ilde de, şimdiye kadar ve 2009 yılında mevsimsel grip aşısı yaptıranlarda, yaptırmayanlardan daha yüksektir ve bu fark istatistiksel olarak anlamlıdır (sırasıyla Ankara p< 0.001, p< 0.001; Diyarbakır p< 0.001, p< 0.001) (Tablo 5)
TARTIŞMA
Türkiye’de sentinel grip sürveyansının yürütüldüğü iki ilde H1N1 pandemisi döneminde grip benzeri hastalık semptomlarının sıklığının, H1N1 gribi ve aşısı hakkındaki görüşlerin, H1N1 aşısı yaptırma durumlarının ve etkileyen faktörlerin saptanması amacıyla yapılmış bu kesitsel çalışmada katılımcıların %35.3-45.5’inin grip benzeri hastalığı geçirdiği öğrenilmiştir. Bu grupta; grip benzeri hastalık hikayesi olanların Ankara’da %29.7’si, Diyarbakır’da %32.7’si pozitif olarak bulunmuştur (yayınlanmamış veri). Bu kişilerin ne kadarının seropozitif olduğunun bilinmesi, olgu yönetiminin uygunluğunu değerlendirmek açısından önemli olacaktır. Diyarbakır’da seropozitif grupta yapılmış retrospektif bir çalışmada olguların %77.6’sında13, Türkiye’de Mayıs 2009-Temmuz 2009 tarihlerinde doğrulanmış seropozitif olguların ise %62.5’inde ateş görüldüğü saptanmıştır14. Bu bulgular, belirlenen H1N1 olgu yönetim şemasındaki olası olgu tanımının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini düşündürmektedir.
Katılımcıların yaklaşık yarısının pandemik gribin tehlikeli, ciddi bir hastalık olduğunu ve hızlı yayıldığını düşünmesi ve hastalığın bulaşmasını engellemek için uygun önlemlerin yine sadece katılımcıların yarısı tarafından alınması, halkın pandemi konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığını düşündürmektedir. Halkın bilgi kaynakları incelendiğinde, tamama yakınının bilgi kaynağının televizyon olduğu görülmüştür. Bu nedenle televizyon, risk iletişimi ve doğru bilginin aktarılması açısından ve pandemi sırasında karar vericiler tarafından kullanılabilecek önemli bir araç olmaktadır. Benzer şekilde İtalya’da yapılmış bir çalışmada, halk ile iletişimin ve farkındalık yaratmanın, pandemi hazırlık planlarının önemli bir parçası olduğu, daha çok önem verilmesi gerektiği vurgulanmıştır<15.
Çalışmada katılımcıların tamamına yakınının mevsimsel ve pandemik gribe karşı aşı yaptırmadığı saptanmıştır. Pandemik gribe karşı aşı yaptırmama nedenleri arasında ise “gerekli görmemek” ve “etkinliğine güvenmemek” ilk sırayı almaktadır. Bu durum halkın grip ve aşısının önemi konusunda farkındalığının yetersiz olduğunu düşündürmektedir. Oysa gribe karşı bilinen en iyi korunma yöntemi aşıdır ve aşıların enfeksiyonları, hastaneye yatışları ve ölümleri azalttığı bilinmektedir16-19. Hastalığa karşı aşısızlık sadece birey açısından değil toplum açısından da tehlike oluşturmaktadır20. Yapılan simülasyon çalışmalarında, öncelikli grupların aşılanmasının atak hızını %28’lere, çocukların ve 24 yaşın altındakilerin aşılanmasının ise atak hızını %10’lara düşürdüğü gösterilmiştir21. Türkiye genelinde ölen olgular ile pandemik gripten korunma amacıyla uygulanan aşılama programı karşılaştırıldığında, ölen olguların %76.1’inin aşılama ile ölümlerinin engellenebileceği tahmin edilmektedir10.
T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından 01 Aralık 2009 tarihinde 50 yaş altı herkesin pandemik gribe karşı aşılanabileceği duyurulmuştur. Ocak 2010-Nisan 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilen bu çalışmada, halkın %4-5.2’lik bir bölümünün halen pandemik gribe karşı aşı olmayı düşündüğünü belirtmesi, risk iletişiminde ve çalışmaların halka yansımasında kaçırılmış fırsatlar olduğunu düşündürmektedir.
Çalışmamızda, öğrenim ve çalışma durumu ile son beş yılda ve 2009 yılında mevsimsel grip aşısı yaptırma durumunun, pandemik gribe karşı aşı olmayı etkileyen faktörler olduğu saptanmıştır. Konu ile ilgili yapılmış diğer çalışmalarda benzer olarak mevsimsel grip aşısı yaptırma ile pandemik grip aşısı yaptırma arasında güçlü bir ilişki saptanmıştır18,22-25. Ayrıca Meksika’da yapılmış bir çalışmada, son beş yılda mevsimsel grip aşısı yaptıranların pandemik grip aşısını hem daha çok önerdiği, hem de daha çok yaptırdığı izlenmiştir17. Bu durum, eğitim düzeyi arttıkça ve gribe karşı olumlu tutum sergiledikçe pandemik grip aşısına karşı farkındalığın artmasıyla açıklanabilir.
Bu çalışmada 25 yaş ve üzeri grubun aşı yaptırma yüzdesi, çocuk ve genç yaş grubuna göre daha yüksek bulunmuştur. Yapılan çalışmalarda, çocuk ve genç yaşta olanların ve kronik hastalığı bulunanların pandemik grip açısından risk grubu olduğu ve aşılamada öncelikli gruplardan olmaları gerektiği ifade edilmiştir13,26-30. Olumlu bir bulgu olarak, her iki ilde de kronik hastalığı olanların olmayanlara göre aşı yaptırma yüzdeleri daha yüksektir. Ancak gebe olan katılımcıların hiçbirinin pandemik gribe karşı aşı olmadığı saptanmıştır. Oysa gebelerin pandemik grip açısından önemli risk gruplarından olduğu bilinmektedir. Türkiye’de pandemik grip ile 2009 yılındaki ölümlerin %13’ünün gebelerde olduğu, gebelerin yüksek risk taşıdığı ve aşı ile yapılan mevcut çalışma sonuçları göz önünde bulundurulursa pandemik grip aşısının herhangi bir dönemde gebelere uygulanmasının sakıncalı olmayacağı düşünülmektedir12. Bu durum halkın pandemik grip ve aşısı hakkında yeterli bilgi ve farkındalığa sahip olmadığını ve yapılacak pandemi planlarında eğitim ile bilimsel verilere güven artışının da olması gerekçesiyle halkın farkındalığını artırmaya yönelik çalışmalara özel önem verilmesi gerektiğini düşündürmektedir.
H1N1 olgu yönetim şemasındaki olası olgu tanımının yeniden gözden geçirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Halkın pandemik grip ve aşısının önemi konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığı görülmektedir. Halk ile gerçekleştirilecek risk iletişimi, farkındalık yaratmanın ve kaçırılmış fırsatların önlenmesi açısından pandemi hazırlık planlarının en önemli parçası olacaktır. Pandemik gribe karşı aşılanmayı etkileyen faktörlerin derinlemesine anlaşılabilmesi için niteliksel araştırma yöntemleriyle yapılacak sosyolojik tabanlı çalışmalara gereksinim vardır.
TEŞEKKÜR
Çalışmanın veri toplama ve analiz aşaması Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı tarafından desteklenmiştir. Ankara ve Diyarbakır İl Sağlık Müdürlüklerinde çalışan ve araştırmada desteği olan tüm personele teşekkür ederiz.
KAYNAKLAR
İletişim (Correspondence):
Dr. Funda Sevencan
İl Sağlık Müdürlüğü, Bulaşıcı Hastalıklar Şubesi
Diyarbakır, Türkiye.
Tel: +90 505 297 3166,
E-posta: fundasevencan@yahoo.com