Kronik Gastrit ve Gastrik Kanserli Hastalarda Helicobacter pylori iceA1 ve iceA2 Genlerinin Araştırılması*
Investigation of Helicobacter pylori iceA1 and iceA2 Genes in Patients with Chronic Gastritis and Gastric Cancer
İhsan
Hakkı ÇİFTCİ1, İhsan USLAN2, Fatma Hüsniye DİLEK3,
Gülşah AŞIK1, Mihrican Aydın ÖZGÜR3,
Osman Nuri DİLEK4
1 Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Afyonkarahisar.
1 Afyon Kocatepe University Faculty of Medicine, Department of Medical Microbiology, Afyonkarahisar, Turkey.
2 Afyon Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Afyonkarahisar.
2 Afyon Kocatepe University Faculty of Medicine, Department of Internal Medicine, Afyonkarahisar, Turkey.
3 Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalı, Afyonkarahisar.
3 Afyon Kocatepe University Faculty of Medicine, Department of Pathology, Afyonkarahisar, Turkey.
4 Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi Anabilim Dalı, Afyonkarahisar.
4 Afyon Kocatepe University Faculty of Medicine, Department of General Surgery, Afyonkarahisar, Turkey.
* Bu çalışma, Afyon Kocatepe Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi tarafından desteklenmiştir (No: 07.TIP.05).
ÖZET
Helicobacter pylori enfeksiyonlarının patogenezinde, bakteriye ait çok sayıda virülans faktör rol oynamaktadır. H.pylori’nin gastrik mukozaya tutunması sırasında, epitelyum ile temas halinde indüklenen bir gen olan iceA (induced by contact with epithelium A) iki varyanta (iceA1 ve iceA2) sahiptir. H.pylori suşlarında iceA1 varlığı ile peptik ülser arasında anlamlı bir ilişki olabileceği ifade edilmekle birlikte bu konuda ortak bir görüş mevcut değildir. Bu çalışmada, kronik gastrit ve gastrik kanser tanısı alan hastaların doku örneklerinde H.pylori iceA1 ve iceA2 gen bölgelerinin varlığı ve prevalansının araştırılması, klinik görünümler ile genotipler arasındaki ilişkinin irdelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya, histopatolojik olarak biyopsi örneklerinde H.pylori saptanan 55’i kronik gastrit, 54’ü ise gastrik kanserli olmak üzere toplam 109 hastaya ait doku örneği dahil edilmiştir. Tüm örneklerde H.pylori varlığı, “in house” polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile ureA gen bölgesinin amplifikasyonuyla doğrulanmıştır. Gastrik biyopsi örneklerinde iceA1 ve iceA2 gen bölgeleri, özgül primerler kullanılarak doğrudan PCR yöntemiyle araştırılmıştır. Çalışmaya alınan tüm olguların %58 (63/109)’inde iceA1, %24 (26/109)’ünde ise iceA2 genotipi tespit edilmiştir. Kronik gastrit ve gastrik kanserli olgularda iceA1 gen varlığı sırasıyla; %51 (28/55) ve %65 (35/54), iceA2 gen varlığı ise sırasıyla %20 (11/55) ve %28 (15/54) olarak bulunmuştur. Hasta grupları arasında iceA1 ve iceA2 pozitiflik oranları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmamış (p> 0.05); iceA1 ve iceA2 varlığı ile klinik hastalık tablosu arasında bir ilişki bulunmamıştır (r> 0.01). Sonuç olarak, bölgemizdeki kronik gastrit ve gastrik kanserli hastalarda H.pylori iceA1 genotipinin baskın (%58) olduğu görülmüş, iceA2 genotipinin ise literatürdeki verilere benzer olarak daha düşük oranda (%24) olduğu izlenmiştir. Verilerimiz, iceA geninin, H.pylori için klinik tabloyu ve virülansı belirlemekten ziyade coğrafi farklılıkları yansıtmakta olduğu fikrini desteklemektedir. Ülkemizde bu konu ile ilgili çok merkezli ve geniş kapsamlı araştırmalara gereksinim vardır.
Anahtar sözcükler: Helicobacter pylori; virülans faktör; iceA1; iceA2; kronik gastrit; gastrik kanser.
ABSTRACT
Several virulence factors of Helicobacter pylori play crucial role in the pathogenesis of the infections. H.pylori iceA gene which is induced by the contact with epithelium during the attachment of bacterium to the gastric mucosa, possess two variants (iceA1 and iceA2). Although there are some data indicating the relationship between H.pylori iceA1 and peptic ulcer, this concept is still controversial. The aims of this study were to investigate the presence and prevalence of H.pylori iceA1 and iceA2 gene regions in the tissue samples of patients diagnosed as chronic gastritis and gastric cancer, and to evaluate whether any correlation existed between these genotypes and clinical manifestations. A total of 109 tissue samples obtained from chronic gastritis (n= 55) and gastric cancer (n= 54) patients whose H.pylori infections have been confirmed by histopathologic examination of biopsy samples, were included in the study. The presence of H.pylori in the samples were also confirmed by amplification of the ureA gene region by in-house polymerase chain reaction (PCR). H.pylori iceA1 and iceA2 genes were directly genotyped with the use of specific primers in the gastric biopsy specimens by PCR. The total positivity rates of iceA1 and iceA2 genotypes in patients were found as 58% (63/109) and 24% (26/109), respectively. With the special attention to chronic gastritis and gastric cancer patients, the frequencies of iceA1 gene were 51% (28/55) and 65% (35/54), while the frequencies of iceA2 gene were 20% (11/55) and 28% (15/54), respectively. The difference of positivity rates of iceA1 and iceA2 genotypes between the patient groups were not statistically significant (p> 0.05). There was also no statistically significant correlation between the genotypes and clinical manifestation (r> 0.01). As a result, H.pylori iceA1 genotype was predominant (58%) in chronic gastritis and gastric cancer patients in our region, however the prevalence of iceA2 genotype was lower (24%) similar to those data reported in the literature. Our results supported the concept that iceA gene reflects geographical differences rather than determining the clinical picture and virulence. In conclusion, multicenter and large scaled studies are needed for better evaluation of H.pylori iceA gene and disease relationship.
Key words: Helicobacter pylori; virulence factor; iceA1; iceA2; chronic gastritis; gastric cancer.
Geliş Tarihi (Received): 13.07.2010 • Kabul Ediliş Tarihi (Accepted): 18.01.2011
GİRİŞ
Helicobacteriaceae ailesinde, insan ve hayvanların midesine yerleşebilen, hareketli, gram-negatif, mikroaerofilik bakteriler yer almaktadır. Bu ailenin insan için en önemli üyesi Helicobacter pylori olup, enfeksiyonun tedavi edilmemesi durumunda kronikleşme söz konusu olmaktadır. H.pylori’nin hem lokal inflamasyon hem de sistemik olarak hümoral immün yanıt oluşturması nedeniyle, enfeksiyonların tanısında histopatolojik inceleme, hızlı üreaz testi, üre nefes testi, serolojik ve moleküler yöntemler kullanılmaktadır1,2.
Enfeksiyonun en önemli bulaş yolu fekal-oral olmakla birlikte, farklı geçiş yollarının da bulunduğu ifade edilmektedir3. Gelişmiş ülkelerde erişkinlerin %50’si, gelişmekte olan ülkelerde ise toplumun %80-90’ı H.pylori ile enfekte olmaktadır. Yapılan çalışmalarda gastrik ülser, duodenal ülser, MALT (gastrik mucosa associated lymphoid tissue) lenfoması ve distal gastrik kanserde H.pylori’nin majör etyolojik rolü olduğu vurgulanmaktadır3,4.
H.pylori suşları ile enfekte olan birçok bireyde peptik ülserin gelişmemesi ve bunların asemptomatik kalması, peptik ülser gelişiminde başka faktörlerin rol oynayabileceğini düşündürmektedir. Yapılan çalışmalarda, peptik ülserli hastalardan izole edilen suşlarda, bakterinin gastrik mukozaya tutunması sırasında indüklenen bir gen olduğu saptanmıştır5,6. Epitelyum ile temas halinde indüklenen bu gen “iceA” (induced by contact with epithelium A) olarak adlandırılmış ve iki varyanta (iceA1 ve iceA2) sahip olduğu belirlenmiştir7. H.pylori suşlarında iceA1 varlığı ile peptik ülser arasında anlamlı bir ilişki olabileceği ifade edilmekle birlikte bu konuda ortak bir görüş mevcut değildir5,6,7,8,9.
Bu çalışmada, Afyonkarahisar bölgesinde kronik gastrit ve gastrik kanser tanısı alan hastaların doku örneklerinde H.pylori iceA1 ve iceA2 gen bölgelerinin varlığı ve prevalansının araştırılması, klinik görünümler ile genotipler arasındaki ilişkinin irdelenmesi amaçlanmıştır.
GEREÇ ve YÖNTEM
Çalışmada, Haziran 2007-Aralık 2008 tarihleri arasında, Afyon Kocatepe Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Gastroenteroloji/Genel Cerrahi polikliniklerine başvuran, dispeptik yakınmaları olan, son bir ay içinde bu sebeple tedavi almamış, endoskopik gastrik biyopsi uygulanmış kronik gastritli 55 hastanın antrumunun farklı bölgelerinden alınan biyopsi örneği ile opere edilen 54 gastrik kanserli hastaya ait rezeksiyon materyalleri retrospektif olarak değerlendirmeye alındı. Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurul onayı ile gerçekleştirilen çalışmaya, histopatolojik olarak H.pylori pozitif bulunan örnekler dahil edildi. Tüm örneklerde H.pylori gen bölgeleri “in house” polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile araştırıldı.
Hastalardan alınan biyopsi örneklerinden DNA izolasyonu yapıldıktan sonra H.pyloriye özgül ureA gen bölgesini hedefleyen F; GCCAATGGTAAATTAGTT ve R; CTCCTTAATTGTTTTTAC primer çifti, iceA1 için F; “GTGTTTTTAACCAAAGTATC” ve R; “CTATAGCCATTATCTTTGCA” primer çifti ile iceA2 için F; “GTTGGGTATATCACAATTTAT” ve R; “TTTCCCTATTTTCTAGTAGGT” primer çiftleri kullanıldı7. PCR reaksiyonu; PCR tamponu (5 µl), 25 mM MgCl2 (4 µl), 25 mM dNTP (0.2 µl), 10 pmol primer (1.5 µl), TaqDNA polimeraz (0.5 µl), DNAz bulunmayan distile su (33.8 µl) ve yaklaşık 10 ng/µl olacak şekilde örnek DNA’sı (5 µl) şeklinde toplam hacim 50 µl olacak şekilde hazırlandı. PCR programı ısı döngü cihazında (Techne Genius, Rhys Scientific, İngiltere), 95°C’de 5 dakika, 95°C’de 15 saniye, 55°C’de 30 saniye ve 72°C’de 45 saniye olmak üzere toplam 40 döngü uygulandı7. Elde edilen ürünler %1.5’lik agaroz jelde (Sigma, ABD) elektroforeze tabi tutuldu ve etidyum bromür ile boyanarak, uygun büyüklükte bantların oluşumu moleküler ağırlık belirteci (Fermentas 1 kb ladder, ABD) ile karşılaştırılarak UV altında değerlendirildi.
İstatistiksel değerlendirme, SPSS programı kullanılarak Pearson ki-kare ve korelasyon testi ile yapıldı ve p< 0.05 değeri anlamlı olarak kabul edildi.
BULGULAR
Çalışmamızda, histopatolojik olarak biyopsi örneklerinde H.pylori saptanan 55’i kronik gastrit, 54’ü gastrik kanserli olmak üzere toplam 109 hastaya ait tüm örneklerde, ureA gen bölgesine özgül 246 baz çifti (bç) büyüklüğünde bant oluşumu saptanmış ve H.pylori varlığı PCR ile de doğrulanmıştır.
Çalışmaya alınan olguların %58 (63/109)’inde iceA1, %24 (26/109)’ünde ise iceA2 genotipi saptanmış, genotiplerin hastalara göre dağılımı Tablo I’de gösterilmiştir. İstatistiksel analizde, kronik gastrit ve gastrik kanserli olgularda saptanan iceA1 ve iceA2 pozitiflik oranları arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır (Tablo I).
Histopatolojik incelemede “az”, “orta” ve “çok” olmak üzere skorlanan H.pylori yoğunluğu dikkate alınarak yapılan değerlendirmede, hastaların klinik tanıları ile H.pylori yoğunluğu arasında bir ilişki belirlenmemiş; H.pylori yoğunluğu ile hasta gruplarında saptanan iceA1 ve iceA2 pozitifliği arasında da anlamlı bir fark bulunmamıştır (Tablo I).
TARTIŞMA
H.pylori için tanımlanan iceA1 gen ürününün, ilerlemiş gastrik enflamasyon ve duodenal ülser ile ilişkili olabileceğini düşündüren sonuçların alınmış olmasına rağmen, son yıllarda yapılan çalışmalar, iceA’nın, klinik yansımaları ve virülans özellikleri ile ilgili ilişkisini desteklemekten ziyade coğrafi farklılıkları yansıttığını vurgulamaktadır5,6,7,8,9,10,11,12,13. Bazı araştırıcılar5,6,7,14,15,16, iceA alellerinin peptik ülser gelişimi ile ilişkili olduğu yönünde veri elde ederken, bazıları8,9,10,11,12,17 da böyle bir ilişkinin olmadığını rapor etmektedirler.
Ülkemizde henüz yeni bir araştırma konusu olması nedeniyle iceA pozitif H.pylori suşları ile ilgili bilgiler sınırlıdır. Erzin ve arkadaşları18, çalışmalarına dahil ettikleri suşların en az bir iceA genotipi taşıdıklarını bildirmişler; iceA1 genotipini %74.7 (68/91), iceA2 genotipini ise %25.3 (23/91) oranında saptadıklarını rapor etmişlerdir. Bu araştırıcılar, gastrik kanserli olgulardan izole edilen suşlarda iceA1 genotipinin baskın olduğunu da vurgulamışlardır18. Caner ve arkadaşlarının20 çalışmasında da, gerçek zamanlı PCR yöntemi ile kronik gastritli hastaların %66.6’sında iceA2 (20/30; %66.6) pozitifliği saptanırken, duodenal ülserli hastalarda iceA1 (11/16; %68.8) genotipinin daha baskın olduğu izlenmiştir. Bağlan ve arkadaşları19, 65 dispepsi ve 22 duodenal ülserli hastada yaptıkları çalışmada, 28 (%32.2) suşta iceA1, 12 (%13.8) suşta iceA2 ve 22 (%25.3) suşta her iki genotipin de pozitif olduğunu bildirmişler, ancak iceA genotipleri ile hastalığın kliniği arasında ilişki olmadığını belirtmişlerdir.
Dünyanın çeşitli bölgelerinden yapılan çalışmalarda, iceA1 ve iceA2 prevalansının popülasyonlara göre farklı oranlarda tespit edildiği bildirilmekte, ancak yine de birçok çalışmada iceA1 genotipinin baskın olduğu ifade edilmektedir6,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,20. Bizim çalışmamızda da iceA1 genotipi daha yüksek oranda bulunmuş; gastrik kanserli olguların %65’inde, kronik gastritli olguların ise %51’inde tespit edilmiştir (Tablo I). Buna karşın kronik gastrit ve gastrik kanserli hastalar arasında iceA1 pozitifliği açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamış ve iceA1 varlığı ile hastalık tablosu arasında bir ilişki saptanmamıştır. Çalışmamızda, iceA2 genotipinin prevalansı ise gastrik kanserli hastalarda %28, kronik gastritli hastalarda %20 olarak belirlenmiş olup; benzer şekilde hasta grupları arasında iceA2 pozitifliği açısından istatistiksel olarak önemli bir fark izlenmemiş ve iceA2 varlığı ile hastalık tablosu arasında bir ilişki bulunmamıştır.
Çalışmamıza dahil edilen hasta örnekleri, histopatolojik olarak H.pylori’nin saptandığı ve bakteri yoğunluğuna göre skorlamanın yapıldığı örneklerdir. Ancak histopatolojik olarak belirlenen H.pylori yoğunluğunun, kronik gastrit veya gastrik kanser kliniği ile korelasyon göstermediği izlenmiştir (Tablo I). Nitekim Çelebi ve arkadaşları21 da, kronik aktif gastrit ve duodenal ülser tanısı alan hastalarda MALT skoru ile H.pylori yoğunluğu arasında anlamlı bir ilişki bulamamışlar ve etkin olan mekanizmanın bakteri yoğunluğundan ziyade immünolojik uyarı olduğu yorumunu yapmışlardır.
Sonuç olarak bu çalışmada, hastanemize başvuran kronik gastrit ve gastrik kanserli hastaların doku örneklerinde H.pylori iceA1 genotipi baskın (%58) bulunmuş, iceA2 genotipi ise literatürdeki verilere benzer olarak daha düşük oranda (%24) saptanmıştır. Çalışmamızda elde edilen veriler, iceA geninin, H.pylori için klinik tablo ve virülans özelliklerinden ziyade coğrafik farklılıkları yansıtmakta olduğu fikrini desteklemektedir. Dolayısıyla, konunun aydınlatılması amacıyla çok merkezli ve geniş kapsamlı araştırmaların planlanmasının önemli olduğu, çalışmamızda elde edilen verilerin ilerideki çalışmalar için yol gösterici olacağı inancındayız.
KAYNAKLAR
İletişim (Correspondence):
Doç. Dr. İhsan Hakkı Çiftci,
Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi,
Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı,
İzmir Yolu, 03100, Afyonkarahisar, Türkiye.
Tel (Phone): +90 505 274 7077,
E-posta (E-mail): ihciftci@hotmail.com