Fertil ve İnfertil Kadınlarda Toxoplasma gondii Seropozitifliğinin Retrospektif Olarak Değerlendirilmesi
Retrospective Evaluation of Toxoplasma gondii Seropositivity in Fertile and Infertile Women
Gülay ARAL AKARSU1, Halil Atilla ELHAN2, Cem AKARSU3
1 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Parazitoloji Bilim Dalı, Ankara.
1 Ankara University Faculty of Medicine, Department of Medical Parasitology, Ankara, Turkey.
2 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyoistatistik Anabilim Dalı, Ankara.
2 Ankara University Faculty of Medicine, Department of Biostatistics, Ankara, Turkey.
3 Özel Ankara Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Merkezi, Ankara.
3 Private Ankara In Vitro Fertilization and Women Health Center, Ankara, Turkey.
ÖZET
Dünya çapında bir yayılım gösteren Toxoplasma gondii, asemptomatik enfeksiyonlardan ciddi santral sinir sistemi enfeksiyonlarına kadar değişen geniş spektrumda klinik tablolara neden olabilmektedir. Toksoplazmoz gelişim riskinin, özellikle gebe kadınlar ve immün sistemi baskılanmış hastalar için hayati öneme sahip olduğu iyi bilinmektedir. Toksoplazmozun gebelik sırasındaki komplikasyonlarının ve konjenital enfeksiyon riskinin yanı sıra, gerek erkek gerekse kadınların üretkenliği üzerine de olumsuz etkisi olduğu ileri sürülmektedir. Yapılan sınırlı sayıdaki çalışmalarda, hem hayvan modelleri hem de infertil bireylerden elde edilen bulgular, toksoplazma ile infertilite arasındaki ilişkiyi desteklemektedir. Kadınlarda bu durumu açıklayan hipotezler arasında; endometriyumda latent kalan kistlerin plasenta oluşumu sırasında aktive olarak endometrit ve fötal atılıma yol açması; kronik toksoplazmoza bağlı olarak gelişen hipotalamik fonksiyon bozukluğu, ovaryumda follikülogenez bozukluğu ve uterus atropisi gibi mekanizmalar yer almaktadır. Bu çalışmada, fertil ve infertil kadınlarda toksoplazma seropozitiflik oranlarının karşılaştırılması amacıyla, bir tüp bebek (in vitro fertilizasyon; IVF) merkezine başvuran çiftlerin kadın eşlerine ait serolojik veriler retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Çalışmaya, 2004-2009 yılları arasında ülkemizin değişik bölgelerinden Ankara'da bulunan özel bir IVF merkezine, primer ve sekonder infertilite nedeniyle başvuran çiftler arasından 1314 kadın olgu (ortalama yaş: 31.8 ± 5.6 yıl) alınmıştır. Çalışma grubu bütün olarak değerlendirildiğinde; 376 (%28.6) kadında IgG, 5 (%0.4)'inde IgG + IgM ve 1 (%0.07)'inde sadece IgM olmak üzere toplam 382 (%29.1)'sinde toksoplazma seropozitifliği belirlenmiştir. Değerlendirilen çiftlerden, infertilite nedeni bilinen 1117 olgu ayrılarak, bunlardan sadece erkek faktörüne bağlı infertiliteleri olan çiftlerin kadın eşleri (n= 495) fertil, diğer kadınlar (n= 622) ise infertil olarak gruplandırılmıştır. Fertil gruptaki kadınların 145 (%29.3)'inde ve infertil gruptaki kadınların 179 (%28.8)'unda toksoplazma IgG seropozitifliği bulunmuş ve aradaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı belirlenmiştir (p= 0.851). Seropozitif ve seronegatif kadınların demografik özellikleri karşılaştırıldığında; yaş ilerledikçe seropozitiflik oranının anlamlı düzeyde arttığı (ortalama yaş sırasıyla, 33.0 ± 5.3 ve 31.4 ± 5.6; p< 0.001); ev kadınlarındaki seropozitifliğin çalışan kadınlara göre daha yüksek olduğu (sırasıyla, %31.4 ve %25.7; p= 0.003) ve Akdeniz bölgesinde yaşayan kadınlardaki seropozitiflik oranının İç Anadolu bölgesinde yaşayanlardan daha yüksek bulunduğu (sırasıyla, %46.4 ve %27.2; p= 0.019) izlenmiştir. Çalışmada değerlendirilen kadınların abortus hikayeleri ve infertilite nedenleri ile seropozitiflik oranları arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır (p> 0.05). Sonuç olarak verilerimiz, toksoplazmoz ile kadın infertilitesi arasında olası bir ilişkiyi işaret etmemekle birlikte, daha kapsamlı moleküler, serolojik ve klinik çalışmalara gereksinim olduğu düşünülmüştür.
Anahtar sözcükler: Toxoplasma gondii; epidemiyoloji; seropozitiflik; infertilite.
ABSTRACT
Toxoplasma gondii infection is associated with a wide spectrum of clinical pictures in man, changing from asymptomatic infection to severe central nervous system disease. It has been well documented that toxoplasmosis is of crucial importance especially for pregnant women and immunocompromised patients. In addition to the risks of gestation complications and congenital infections, it has been suggested that toxoplasmosis has some unfavorable effects on reproductive capacity in both men and women. The data obtained from limited studies performed in animal models as well as in infertile couples, have supported the relationship between toxoplasma and infertility. The hypothesis concerning infertility mechanisms due to T.gondii in females include development of endometritis and fetal rejection due to local release of T.gondii from latently located cysts in endometrial tissue on stimulation during plansenta formation; impaired folliculogenesis in ovaries and uterine atrophy and reproductive failure due to hypothalamic dysfunction as a result of chronic toxoplasmosis. The aim of this retrospective study was the comparative evaluation of toxoplasma seropositivity rates of fertile and infertile female spouses who were admitted to an in vitro fertilization (IVF) center in Ankara, between 2004-2009 period, from different geographical regions of Turkey. A total of 1314 women (mean age: 31.8 ± 5.6 years) were included to the study. In the study group, 376 (28.6%) were positive for T.gondii IgG, 5 (0.4%) were positive for IgG + IgM and 1 (%0.07) was positive only for IgM antibodies, while total toxoplasma seropositivity was 29.1% (382/1314). Of the 1117 evaluated couples, women with well-defined cause of infertility due to male factors have been grouped as fertile (n= 495) and the others were accepted as infertile (n= 622). Toxoplasma IgG seropositivity was found in 145 (29.3%) of fertile and in 179 (28.8%) of infertile women and the difference between the seropositivity rates was not statistically significant (p= 0.851). Comparison of seropositive and seronegative women in view of demographic characteristics revealed that seropositivity rate increased with age (mean ages were 33.0 ± 5.3 and 31.4 ± 5.6, respectively; p< 0.001); the rate was significantly higher in housewives than women with different occupations (31.4% and 25.7%, respectively; p= 0.003) and higher in women who inhabited in Mediterranean region than in Central Anatolia region (46.4% and 27.2%, respectively; p= 0.019). There were no statistically significant correlation between the seropositivity rates and abortion history and cause of infertility (p> 0.05). In conclusion, these data did not indicate a relationship between toxoplasmosis and female infertility, however advanced molecular, serological and clinical studies are needed for the confirmation of this hypothesis.
Key words: Toxoplasma gondii; epidemiology; seropositivity; infertility.
Geliş Tarihi (Received): 08.10.2010 • Kabul Ediliş Tarihi (Accepted): 13.12.2010
GİRİŞ
Zorunlu hücre içi bir protozoon olan Toxoplasma gondii, konjenital enfeksiyonların en önemli nedenlerinden biridir. Gebelik sırasında T.gondii ile meydana gelen primer enfeksiyonlar, düşük, ölü doğum, anomali ile doğum ya da fetusta başlangıçta asemptomatik olan ciddi komplikasyonlara yol açabilmektedir1. Toksoplazmozun seyri, immün sistemi sağlam olan kişilerde genellikle iyi huylu olmakla beraber, gelişen fetus ve immünkompromize hastalar için hayatı tehdit eden bir sağlık sorunu olabilmektedir1,2.
Dünya çapında yayılıma sahip olan toksoplazmozun insan popülasyonlarındaki seroprevalansı, ülkelere, bölgelere ve etnik gruplara göre farklılıklar göstermektedir2. Türkiye'de toksoplazma seropozitifliği ile ilgili çok sayıda araştırma yapılmış olup, bölgelere ve çalışma gruplarına göre farklılık göstermekle birlikte %14 ile %85 arasında değişen oranlarda bildirilmektedir3,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17. Bu çalışmaların birçoğu risk gruplarında, kan donörlerinde, toksoplazmoz şüpheli hastalarda, doğurganlık yaşındaki kadınlarda ve gebelerde yapılan taramalara dayanmaktadır. Ülkemizde gebelik öncesi toksoplazmoz için rutin bir tarama programı uygulanmadığından, gebeliğin birinci trimestırında ilk kez T.gondii antikor pozitifliğinin saptanması, yorumlamada ve müdahalede sorun oluşturmaktadır. Bu nedenle gebelik planlayan bir çiftte antitoksoplazma antikorlarına bakılması, olası gebelik dönemi için bir şanstır. İnfertil çiftlerde, planlanan bir gebelik söz konusu olduğu için, çoğunlukla tedaviye başlamadan önce kadınlar gebelikte sorun yaratabilecek enfeksiyonlar açısından incelenmektedir.
Toksoplazmozun gebelik sırasındaki komplikasyonlarının ve konjenital enfeksiyon risklerinin iyi bilinmesine rağmen, infertilite ile ilişkisini araştıran az sayıda çalışma mevcuttur. Yapılan çalışmalar, toksoplazma enfeksiyonlarının kadın ve erkeklerde infertilite ile ilişkili olabileceğini göstermektedir18,19,20,21,22,23,24,25. Bu çalışmada, ülkemizin değişik bölgelerinden Ankara'daki bir tüp bebek (in vitro fertilizasyon; IVF) merkezine başvuran infertil çiftlerin kadın eşlerinde, toksoplazma seropozitifliği ile infertilite arasındaki ilişkinin irdelenmesi amacıyla toksoplazmoz seroprevalansı retrospektif olarak araştırılmıştır.
GEREÇ ve YÖNTEM
Çalışmada, 2004-2009 yılları arasında Ankara'da bulunan özel bir IVF merkezine primer ve sekonder infertilite nedeniyle başvuran çiftler arasında, 1314 kadın eşe (yaş ortalaması 31.8 ± 5.6 yıl) ait antitoksoplazma (IgG ve IgM) test sonucu retrospektif olarak değerlendirildi. Olguların kayıtları incelendiğinde, toksoplazma IgG ve IgM antikorlarının, bulundukları merkezlerdeki devlet/üniversite hastanelerinin rutin mikrobiyoloji laboratuvarlarında, farklı ticari firmalara ait olmakla birlikte hepsinin ELISA yöntemi ile araştırıldığı belirlendi. Hastaların demografik bilgileri (yaş, meslek, yaşanılan bölge), abortus hikayesi ve bilinen infertilite nedenleri kaydedilerek toksoplazma seropozitifliği ile ilişkisi irdelendi.
İstatistiksel değerlendirmede, gruplar arası karşılaştırmalarda sürekli değişken için Student's t test, kesikli değişkenler için ki-kare testi kullanıldı. Seropozitiflik açısından risk faktörlerinin değerlendirilmesinde tek değişkenli ve çoklu lojistik regresyon testleri uygulandı. p< 0.05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. İstatistiksel değerlendirmeler SPSS 11.5 paket programı kullanılarak gerçekleştirildi.
BULGULAR
Çalışmamızda retrospektif olarak değerlendirilen 1314 kadının 376 (%28.6)'sında IgG, 5 (%0.4)'inde IgG + IgM ve 1 (%0.07)'inde sadece IgM olmak üzere toplam 382 (%29.1)'sinde toksoplazma seropozitifliği belirlenmiş; seronegatiflik oranı ise %70.9 (932/1314) olarak izlenmiştir. Hem IgG hem IgM antikorları pozitif bulunan beş hastada IgG avidite testleri ile düşük/sınırda avidite indeksi saptanmış; sadece IgM pozitifliği olan hastanın ise tekrarlanan testlerinde IgG antikorlarının da pozitifleştiği (serokonversiyon) görülmüştür. Bu altı hasta, akut enfeksiyon lehine yorumlanarak değerlendirme dışı bırakılmış ve infertilite tedavileri ertelenmiştir.
Değerlendirilen çiftlerden, infertilite nedeni saptanmış olan 1117 olgu ayrılarak, bunların içinden sadece erkek faktörüne bağlı infertiliteleri olan çiftler seçilmiş ve bu gruba dahil olan 495 kadın fertil (sağlıklı), geri kalan 622 kadın ise infertil olarak gruplandırılmıştır. Çalışmamızda, fertil gruptaki kadınların 145 (%29.3)'i, infertil gruptaki kadınların ise 179 (%28.8)'u toksoplazma IgG antikorları yönünden pozitif bulunmuş ve aradaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı belirlenmiştir (p= 0.851).
Seropozitif ve seronegatif kadınların demografik özellikleri karşılaştırıldığında; yaş ilerledikçe seropozitiflik oranının anlamlı düzeyde arttığı (yaş ortalaması seropozitif grupta 33.0 ± 5.3, seronegatif grupta 31.4 ± 5.6; p< 0.001) ve ev hanımlarındaki seropozitiflik oranının (244/777; %31.4) diğer işlerde çalışanlara göre (138/537; %25.7) anlamlı olarak daha yüksek olduğu (p= 0.003) izlenmiştir. Hastaların yaşadığı bölgeler göz önüne alındığında, İç Anadolu bölgesinde yaşayan kadınlarda seropozitiflik oranı %27.2 (278/1022), Marmara/Ege bölgesinde yaşayanlarda %31.3 (20/64), Karadeniz bölgesinde yaşayanlarda %33.6 (44/131), Doğu/Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayanlarda %34.1 (14/41) ve Akdeniz bölgesinde yaşayanlarda %46.4 (26/56) olduğu görülmüş; seropozitifliğin en az görüldüğü İç Anadolu bölgesinde yaşayan kadınlar ile en sık görüldüğü Akdeniz bölgesinden gelen kadınlar arasında anlamlı farklılık saptanmıştır (p= 0.019). Çalışmada değerlendirilen kadınların abortus hikayeleri (p= 0.318) ve infertilite nedenleri (p= 0.838) ile seropozitiflik oranları arasında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır.
TARTIŞMA
Toxoplasma gondii, tüm dünyada bütün memeli ve kuş türlerini enfekte edebilme yeteneğine sahip bir protozoondur. Enfeksiyonun akut safhasından sonra parazit, başta retiküloendotelyal dokular, kalp ve iskelet kasları ve santral sinir sistemi olmak üzere vücudun birçok bölgesinde latent kist formunda uzun yıllar kalıcı olabilmektedir1,19. Bu dokular arasında endometriyumun da yer aldığı bilinmektedir19. 1963 yılında Langer18 tarafından ileri sürülen hipoteze göre; plasentanın gelişimi sırasında oluşan stimülasyona bağlı olarak T.gondii kistleri trofozoit forma dönüşmekte ve düşük düzeyli bir endometrit oluşumuna yol açmaktadır. Bu lokal enfeksiyon, antikor yanıtını indüklememesine rağmen fetusun atılımı ya da enfeksiyonu ile sonuçlanabilir. Langer'in18 çalışmasında, tekrarlayan başarısız gebeliği olan 70 kadının 23'ünün çeşitli dokularından T.gondii izolasyonu yapmış ve bu 23 kadının 19'unda primer enfeksiyondan ziyade latent enfeksiyon kanıtları olduğu bildirilmiştir. Bu araştırıcı ayrıca, gebeliği başarısız olan kadınlarda toksoplazma seropozitifliğinin daha yüksek olduğunu da ifade etmiştir18. Stahl ve arkadaşları20 deneysel olarak T.gondii ile enfekte ettikleri dişi farelerde, iki aydan uzun süren enfeksiyondan sonra uterus atrofisi geliştiğini ve bu farelerin infertil hale geldiğini rapor etmişlerdir. Antonios ve arkadaşları21, deneysel olarak kronik toksoplazmoz oluşturdukları dişi farelerin gebeliklerini tamamlayamadıklarını belirtmiş ve histopatolojik incelemede ovaryumlarda follikülogenez bozukluğu ve atrofik dejenerasyon saptamışlardır. Bu çalışmada, enfekte dişi farelerin üretkenliğindeki bozukluğun, kronik toksoplazmoza bağlı olarak gelişen hipotalamik fonksiyon bozukluğuna sekonder hipogonadotropik hipogonadizma sonucu ortaya çıktığı ifade edilmiştir21. Zhou ve arkadaşları22 ise, infertil 178 çiftin serum örneklerinde antitoksoplazma antikorlarını araştırmışlar, infertil olanlarda seropozitiflik oranının fertil gruba (n= 190) göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olduğunu bulmuşlar ve toksoplazma enfeksiyonu ile infertilite arasında bir ilişkinin varlığından söz etmişlerdir. Son yıllarda yapılan bazı çalışmalar da, toksoplazma enfeksiyonunun erkeklerde de steriliteye neden olduğunu vurgulamaktadır23,24,25.
Sunulan bu çalışmada, fertil ve infertil kadınlarda toksoplazma seropozitiflik oranlarının karşılaştırılması amacıyla, bir IVF merkezine başvuran çiftler arasından seçilen ve infertilite nedeni bilinen kadın olgular retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Çalışmamızın sonuçları, fertil (145/495; %29.3) ve infertil (179/622; %28.8) kadınlarda saptanan IgG seropozitiflik oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığını göstermiştir (p= 0.851). Retrospektif olarak yapılan bu çalışmanın en önemli sınırlaması, olguların serum örneklerinde toksoplazma IgG ve IgM antikorlarının, farklı laboratuvarlarda farklı ticari ELISA kitleri kullanılarak araştırılmış olmasıdır. Ancak ülkemizin çeşitli bölgelerinden IVF merkezine son çare olarak başvuran bu hastaların, bazı tanı testlerini daha önceden yaşadıkları yerlerdeki hastanelerde yaptırmış olmaları nedeniyle, bu konuda bir standardizasyon sağlamak mümkün olamamıştır.
Çalışmamızda toplam toksoplazma seroprevalansı %29.1 (382/1314) olarak saptanmış; seropozitifliğin -beklendiği üzere- yaş ilerledikçe anlamlı düzeyde arttığı izlenmiştir (p< 0.001). Toksoplazma seropozitifliğinin, ev kadınlarında (p= 0.003) ve Akdeniz bölgesinde yaşayan kadınlarda (p= 0.019) istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olduğu dikkati çekmiş; olguların abortus hikayeleri ve infertilite nedenleri ile seropozitiflik oranları arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (p> 0.05). Özel IVF merkezine başvuran kadınlar arasında çoğu Ankara'da olmak üzere İç Anadolu bölgesinde yaşayanlarda seropozitiflik oranı %27.2, Marmara/Ege bölgesinde yaşayanlarda %31.3, Karadeniz bölgesinde yaşayanlarda %33.6, Doğu/Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayanlarda %34.1 ve Akdeniz bölgesinde yaşayanlarda %46.4 olarak belirlenmiştir. Ülkemizin farklı bölgelerinde, gebe ve/veya doğurganlık çağındaki kadınlarda yapılan çalışmalarda toksoplazma IgG seropozitifliği; İzmir'de %44.4, Malatya'da %39.6, İstanbul'da %35.8, Ankara'da %30.7, Aydın'da %30.1 ve Samsun'da %19.2 olarak verilirken; Doğu Karadeniz bölgesinde %42.3, Batı Anadolu'da %48.3, Ege'de %55, Güney bölgelerimizde %52.1, Doğu Anadolu'da %31-37.1 ve Güneydoğu Anadolu'da %69.5 olarak bildirilmektedir5,8,10,11,12,13,16.
Sonuç olarak, her ne kadar çalışmamızın verileri fertil ve infertil kadınlar arasında toksoplazma seropozitiflik oranları arasında fark olmadığını göstermiş olsa da, toksoplazmoz ve inferilite arasındaki ilişkinin net olarak belirlenebilmesi için daha kapsamlı çalışmalara gereksinim olduğu düşünülmüştür. Ülkemizde toksoplazmoz seroprevalansı ile ilgili yeterli araştırma yapılmış olmasına rağmen, sürveyans çalışmalarının düzenli olarak devam etmesi; toksoplazmoz seropozitifliğinin izlenmesi, konjenital toksoplazmoz riskinin tahmin edilebilmesi, tarama stratejilerinin belirlenebilmesi ve seronegatif gebelerin korunma yöntemleri konusunda bilgilendirilebilmesi açısından önem taşımaktadır.
KAYNAKLAR
İletişim (Correspondence):
Uzm. Dr. Gülay Aral Akarsu,
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi,
Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı,
Tıbbi Parazitoloji Bilim Dalı, Dekanlık Binası 3. Kat,
06100 Sıhhiye, Ankara, Türkiye.
Tel (Phone): +90 312 310 3010/323,
E-posta (E-mail): gakarsu@yahoo.com