Akut ve Kronik Ürtikerli Hastalarda Microsporidia Pozitiflik Oranı*
Investigation of Microsporidia in Patients with Acute and Chronic Urticaria
Ülkü KARAMAN1, Serpil ŞENER2, Sinan ÇALIK3, Sezai ŞAŞMAZ4
1 Ordu Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, Ordu.
1 Ordu University School of Health, Ordu, Turkey.
2 İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dermatoloji Anabilim Dalı, Malatya.
2 Inonu University Faculty of Medicine, Department of Dermatology, Malatya, Turkey.
3 Fırat Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, İstatistik Bölümü, Elazığ.
3 Firat University Faculty of Science, Department of Statistics, Elazig, Turkey.
4 Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dermatoloji Anabilim Dalı, Kahramanmaraş.
4 Sutcu Imam University Faculty of Medicine, Department of Dermatology, Kahramanmaras, Turkey.
* Bu çalışma 16. Ulusal Parazitoloji Kongresi (1-7 Kasım 2009, Adana)'nde poster olarak sunulmuştur.
ÖZET
Microsporidia türleri, genellikle immün sistemi baskılanmış hastalarda ciddi ishal etkeni olmakla birlikte, immün sistemi normal kişilerde de enfeksiyon oluşturabilmektedir. İnsanlarda günlük aktiviteyi ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen bir dermatolojik hastalık olan ürtiker etiyolojisinde ise ilaçlar, enfeksiyonlar, gıda ve gıda katkı maddeleri, psikojenik faktörler, otoimmün endokrin ve malign hastalıklar gibi birçok faktör rol oynamaktadır. Akut ürtikerli hastalarda sıklıkla etiyolojik neden saptanırken, kronik ürtikerli olguların büyük kısmında etiyoloji belirlenememektedir. Parazit enfeksiyonların ürtiker etiyolojisindeki yeri konusunda yapılan çalışmalarda, ürtikerle ilişkisi olduğu bildirilen protozoonların başında Giardia intestinalis ve Blastocystis hominis gelmektedir. Ancak Microsporidia ile ürtiker arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalara ulaşılabildiği kadarıyla rastlanmamıştır. Bu çalışmada, dermatoloji kliniklerinde akut ve kronik ürtiker tanısı alan hastaların dışkı örneklerinde Microsporidia sporlarının varlığının araştırılması ve pozitiflik oranının saptanması amaçlanmıştır. Çalışmaya akut/kronik ürtiker tanılı 132 olgu (76'sı kadın) ile herhangi bir dermatolojik şikayeti olmayan sağlıklı 36 bireyden (14'ü kadın) alınan toplam 168 dışkı örneği dahil edilmiştir. Örnekler, modifiye trikrom ve kalkoflor boyama yöntemleri ile incelenmiş ve her iki yöntemle de Microsporidia görülen örnekler pozitif olarak değerlendirilmiştir. Çalışmada 132 hastanın 26 (%19.7)'sında ve 36 kontrolün 1 (%2.8)'inde Microsporidia sporlarının varlığı saptanmış ve toplam pozitiflik oranı %16 (27/168) olarak belirlenmiştir. Akut/kronik ürtikerli hastalarda Microsporidia pozitiflik oranı kontrollere göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur (p= 0.028; p< 0.05). Çalışmamızda ayrıca, parazit varlığının yaş ve cinsiyet ile istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki göstermediği belirlenmiştir (sırasıyla; p= 0.27 ve p= 0.99; p> 0.05). Sonuç olarak nedeni belirlenemeyen ürtikerli hastaların dışkı örneklerinde rutin olarak bu parazitin aranmasının uygun olacağı, düşünülmüş ve bulgularımızın Microsporidia ile akut/kronik ürtiker arasında olası bir ilişkiyi düşündürmesine karşın, bu durumun ileri çalışmalarla desteklenmesi gerektiği kanısına varılmıştır.
Anahtar sözcükler: Microsporidia; ürtiker; etiyoloji; tanı.
ABSTRACT
Microsporidia species are one of the major causes of severe diarrhea especially in immunocompromised patients, however they also cause infections in immunocompetent subjects. Urticaria, which is a common dermatologic disease may be triggered by drugs, infections, foods or food additives, psychogenic factors and autoimmune, metabolic and malignant diseases. While the etiologic grounds of acute urticaria are generally identified, the etiology remains unknown in most of the chronic urticaria cases. The studies on the roles of parasitic infections in the etiology of urticaria have indicated that the most responsible protozoa are Giardia intestinalis and Blastocystis hominis. However, no data have been found in the literature concerning the relationship between Microsporidia and urticaria. The aim of this study was to investigate the presence of Microsporidia spores in the stool samples of patients diagnosed as acute or chronic urticaria in dermatology clinics and to determine the rates of positivity. All of the samples stained with modified trichrome and calcofluor staining methods were examined microscopically. The samples were accepted as positive when the spores of Microsporidia were detected by both of the staining methods. Microsporidia were detected in 26 (19.7%) of the patients and in 1 (2.8%) of the control subjects. Thus the total rate of positivity was 16% (27/168). In cases with acute/chronic urticaria, microsporidia positivity rate was found significantly higher than the control group (p= 0.028; p< 0.05). No statistically significant difference was detected between Microsporidia positivity and age or gender (p= 0.27 and p= 0.99, respectively; p> 0.05). In conclusion, Microsporidia should be taken into consideration in patients with unknown origin of urticaria. However, advanced studies are needed for supporting the relation between Microsporidia and acute/chronic urticaria.
Key words: Microsporidia; urticaria; etiology; diagnosis.
Geliş Tarihi (Received): 26.04.2010 • Kabul Ediliş Tarihi (Accepted): 25.10.2010
GİRİŞ
Ürtiker, deriden hafif kabarık, eritemli, ödemli, genellikle kaşıntılı plaklarla seyreden vasküler bir reaksiyondur. Lezyonlar vücudun herhangi bir yerinde gelişebilir ve genellikle 24 saatten kısa bir sürede iz bırakmadan kaybolur. Daha derin dokuların ve mukozanın ödemine ise anjiyoödem adı verilir. Ürtiker/anjiyoödem ataklarının altı haftadan kısa sürmesi akut ürtiker, altı haftanın üzerinde devam etmesi ise kronik ürtiker olarak adlandırılır. Yapılan tüm tetkiklere rağmen nedeni belirlenemeyen ve altı haftadan uzun süreyle ürtiker/anjiyoödem görülen olgular ise kronik idiyopatik ürtiker olguları olarak tanımlanmaktadır1,2,3.
Ürtiker etiyolojisinde; ilaçlar, enfeksiyonlar, gıda ve gıda katkı maddeleri, psikojenik faktörler, otoimmün hastalıklar, bazı endokrin hastalıklar ve malign hastalıklar gibi birçok faktör rol oynamaktadır. Akut ürtikerde sıklıkla etiyolojik bir neden saptanabilmesine rağmen kronik ürtikerli hastaların yaklaşık %70'inde herhangi bir tetikleyici faktör bulunamamaktadır3,4. Paraziter enfeksiyonların ürtiker etiyolojisindeki yeri konusunda da sınırlı sayıda araştırma mevcuttur5,6,7,8,9,10,11,12.
İlk insan microsporidiozis olgusu 1959 yılında bildirilmiş ve daha sonra insanda enfeksiyona neden olabilen cinsler Brachiola, Encephalitozoon, Enterocytozoon, Microsporidium, Nosema, Pleistophora, Trachipleistophora ve Vittoforma olarak saptanmıştır13,14. Microsporidia türleri genellikle kendiliğinden iyileşen ishal, kornea ülseri ve miyozit gibi semptomlar ile karakterize sporadik olgulara neden olmakta, ayrıca immün sistemi baskılanmış hastalarda ishale yol açan önemli etkenler olarak kabul edilmektedir15,16,17.
Bu çalışmada, dermatoloji kliniklerinde akut ve kronik ürtiker tanısı alan hastaların dışkı örneklerinde Microsporidia varlığının araştırılması amaçlanmıştır.
GEREÇ ve YÖNTEM
Çalışmaya, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Laboratuvarına gönderilen akut ve kronik ürtiker tanılı 132 olgu (76 kadın, 56 erkek) ile herhangi bir dermatolojik şikayeti olmayan sağlıklı 36 bireyden (14 kadın, 22 erkek) alınan toplam 168 dışkı örneği dahil edildi. Hastalara dışkı toplama kapları verilerek, ishalli olanların üç-dört kaşık, olmayanların ise bir ceviz büyüklüğündeki dışkı örneklerini kaba koyup ağzını sıkıca kapattıktan sonra bir saat içinde parazitoloji laboratuvarına ulaştırmaları gerektiği açıklandı.
Laboratuvara ulaştırılan örnekler, modifiye trikrom (MT) ve kalkoflor (CF) boyama yöntemleri ile boyanarak incelendi. MT yönteminde, spor duvarının parlak pembe renge boyaması; CF yönteminde ise, boyanın endospor tabakasındaki kitine bağlanarak mavi-beyaz floresans vermesi Microsporidia yönünden pozitif kabul edildi (Resim). Her iki boyama yöntemi ile de Microsporidia görülen örnekler pozitif olarak değerlendirildi. Şüpheli sonuç veren dışkı örnekleri tekrar boyanarak incelendi ve sonuçlar doğrulandı.
Veriler, Yates'in düzeltilmiş ki-kare testi ve Fisher kesin ki-kare testi ile değerlendirildi; p< 0.05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
BULGULAR
Çalışmamızda 132 hastanın 26 (%19.7)'sında ve 36 sağlıklı bireyin 1 (%2.8)'inde her iki boyama yöntemi ile de Microsporidia sporlarının varlığı saptanmış ve akut/kronik ürtikerli hastalar ile kontroller arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Yates düzeltilmiş ki-kare testi, p= 0.028).
Hastaların yaşları ile parazit varlığı arasındaki ilişki değerlendirildiğinde; < 39 yaş hastaların %15.2 (10/66)'sinde ve ≥ 39 yaş hastaların %24.2 (16/66)'sinde Microsporidia pozitifliği saptanmış ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (Yates düzeltilmiş ki-kare testi, p= 0.27). Sağlıklı grupta pozitifliğin saptandığı tek bireyin ise ≥ 39 yaş grubunda (1/16; %6.2) olduğu izlenmiş ve kontrol grubu için de parazit varlığı ile yaş arasında önemli bir ilişki saptanmamıştır (Fisher kesin ki-kare testi, p= 0.44).
Hastaların cinsiyetleri ile Microsporidia pozitifliği arasındaki ilişki değerlendirildiğinde; erkeklerde %19.6 (11/56), kadınlarda %19.7 (15/76) oranında parazit varlığı saptanmış ve istatistiksel olarak bir fark tespit edilmemiştir (Yates düzeltilmiş ki-kare testi, p= 0.99). Sağlıklı grupta pozitifliğin saptandığı tek bireyin erkek (1/22; %4.5) olduğu izlenmiş ve kontrol grubu için de parazit varlığı ile cinsiyet arasında önemli bir ilişki saptanmamıştır (Fisher kesin ki-kare testi, p= 0.99).
TARTIŞMA
Türlerine göre farklılıklar gösteren ve genellikle 1-10 µm boyutlarında olan Microsporidia sporları enfektif özellik taşımakta ve nemli ve serin ortamlarda bir yıldan uzun süre yaşayabilmektedir15,16,17,18,19. İnsanlarda en sık enfeksiyon oluşturan türler Enterocytozoon bieneusi ve Encephalitozoon intestinalis olup, her iki tür de dünyada yaygın olarak bulunmaktadır14,20. Microsporidia türleri genellikle immünsüpresif hastalarda enfeksiyon oluşturmakla birlikte, immün sistemi sağlam bireylerde de ülkelere göre farklı olarak %1.3 ile %17.4 arasında değişen oranlarda akut ve kronik ishallere yol açabilmektedir14,20-25.
Ülkemizde yapılan çalışmalar incelendiğinde, Karaman ve arkadaşlarının26 2665 hastanın 226 (%8.5)'sında Microsporidia pozitifliği saptadığı görülmektedir. Bir diğer çalışmada ise, kanserli hastaların %10.9'unda ve kontrol grubunun %5.6'sında Microsporidia varlığı belirlenmiş ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur27. Ülkemizde olgu ve bölge düzeyinde de çeşitli yayınlar mevcuttur28,29,31. Atambay ve arkadaşları30 781 dışkı örneğini nativ-lugol, sedimentasyon, trikrom, MT ve CF boyama yöntemleri kullanarak incelemiş; Microsporidia pozitifliğini %6.5 oranında saptamış ve parazitin varlığının yaş ve cinsiyete göre farklılık göstermediğini bildirmiştir. Bizim çalışmamızda, akut/kronik ürtikerli 132 hastanın 26'sında ve sağlıklı 36 bireyin birinde olmak üzere toplam 168 olgunun 27 (%16)'sinde hem MT hem de CF boyama yöntemleri ile Microsporidia sporları saptanmış ve parazit varlığının yaş ve cinsiyet ile istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki göstermediği belirlenmiştir (p> 0.05).
Microsporidia enfeksiyonlarının rutin parazitolojik tanısında, boyama yöntemleri yaygın olarak kullanılmaktadır32,33,34,35. Bizim çalışmamızda da dışkı örnekleri CF ve MT boyaları ile boyanmış; şüpheli örneklerde boyama tekrar edilmiş ve yine benzer sonuçlar elde edilmiştir.
Bağırsak parazitleri, gastrointestinal yakınmaların yanı sıra, sinir sistemi, ürogenital sistem ve deride de çeşitli semptomlara neden olurlar36. Ürtikerli hastaların etiyolojilerinin değerlendirildiği birçok çalışmada, olguların %2-33'ünde protozoonların tespit edildiği bildirilmiştir37,38. Ürtiker, hastaların günlük aktivitelerini ve yaşam kalitelerini olumsuz yönde etkilediğinden, etiyolojinin tam olarak tespit edilememesi, doğru tedavinin verilmesine de engel olmaktadır3. Ürtikerle ilişkisi olduğu bildirilen protozoonların başında Giardia intestinalis ve Blastocystis hominis gelmektedir5,6,10,11,39. Microsporidia ile ürtiker arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalara ise ulaşılabildiği kadarıyla rastlanmamıştır. Ancak Karaman ve arkadaşları26, kaşıntı şikayeti ve allerjisi olan hastalarda parazitin görülme yüzdesinin anlamlı olarak yüksek olduğunu bildirmişlerdir. Sunulan bu çalışmada da, akut ve kronik ürtiker tanısı almış hastalarda parazitin saptanma oranı (%19.7) kontrollere göre (%2.8) istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur (p< 0.05; p= 0.028). Bu durum, nedeni belirlenemeyen akut ve kronik ürtikerli hastaların dışkı örneklerinde rutin olarak bu parazitin aranması ve hastaların Microsporidia açısından da değerlendirilmesinin uygun olacağını vurgulamaktadır. Sonuç olarak bulgularımız, Microsporidia ile akut/kronik ürtiker arasında olası bir ilişkinin varlığını düşündürmekle birlikte, bu ilişkinin doğrulanabilmesi için daha geniş gruplarla yapılacak olan parazitolojik, klinik ve tedavi kontrollü ileri çalışmalara gereksinim olduğu açıktır.
TEŞEKKÜR
Çalışmaya değerli katkılarından dolayı Prof. Dr. Nilgün Daldal ve Doç. Dr. Metin Atambay'a teşekkür ederiz.
KAYNAKLAR
İletişim (Correspondence):
Yrd. Doç. Dr. Ülkü Karaman,
Ordu Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu,
Ordu, Türkiye.
Tel (Phone): +90 505 426 22 44,
E-posta (E-mail): ulkukaraman44@hotmail.com